IJORS Logo

ISSN: 2158-7051

====================


INTERNATIONAL JOURNAL OF

RUSSIAN STUDIES


====================

ISSUE NO. 8 ( 2019/2 )

 

 

 

 

 

100. KURULUŞ YILINDA GÜNEY BATI KAFKAS DEMOKRATİK CUMHURİYETİ

 

ERKAN KARAGÖZ*

 

        

Summary

 

Having been a part of the Russian Empire until the 1917 October Revolution, Kars was obliged to establish an autonomous government due to the chaotic politic enviroment in the Caucasus, a region that had been forced to separate from Russia. In this region ,which had the right of autonomy despite the arbitrary formation of local governments overwhelmingly composed of Geogian, Armenian and Azeri governors, the political, administrative and social functions previously carried out by local assemblies gradually came to be substitued by a more central administration.

At this phase the intelligentsia of the region were able to re-establish the assemblies abolished due to the Ottoman invasion and the Kars parliament was formed after the elections on December 1, 1918. Although the parliament with 71 members had formerly been declared “temporary”, owing to rapid social developments Kars declared itself an independent republic.

 

Key Words: Caucasus, Kars, Shura, Ozakom, Zakavkom, Georgia, Armenia, Azerbaijan, Soviet, Russia.

 

1963 yılında geliştirdiği ve "kelebek etkisi" adını verdiği teoriye göre "bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişiklikler, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmektedir.” Edward N. Lorenz'e göre Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir.

Demokratik Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti deneyinin de böyle bir kelebek etkisinin olduğunu; kısa ömrüne karşın kendisinden sonraki birçok demokratik, siyasal gelişmeye ciddi katkılarının olduğunu düşünüyoruz.

1917 Ekim devriminden sonra Rus ordusunun büyük çoğunluğunun yurtlarına dönmesi süreci Rusya’nın Kafkasya ve Kafkas-ardı topraklarındaki askeri gücünün zayıflamasına ve galip devletlerin Kafkasya'yı ve Kafkas-Ardı’nı Rusya’dan koparma çalışmalarının hızlanmasına neden olmuştur. Özellikle İngiliz askeri ve siyasi şefleri tarafından yönlendirilen, şekillendirilen Zakavkom, Zakafkasya Seymi, federasyonu ve bunları izleyen yönetim biçimleri Rusya’dan kopuşu ve dağılmayı hızlandırmıştır. Mondros ateşkes antlaşmasının imzalanmasından sonra kısa bir dönem Osmanlı yönetimine geçen Kars- Ardahan- Batum yöresi yeniden boşaltılmış; Osmanlı ordusu yönetim birimi geri çekilmiştir. İşte Demokratik Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti böyle bir dönemde kurulmuştur.

Hızla ilerleyen çalışmalar sonunda Kars ülkesi topraklarında yaşayan18 yaşını bitirmiş kadın, erkek 2 milyon seçmenin katılımıyla yapılan seçimler sonunda parlamento oluşturulmuş, 1 Aralık 1918 de Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyetinin kurulduğu ilan edilmiştir.

Pek çok dünya devletleriyle ilişkiye geçen, Paris Barış Konferansı’na gönderilmek üzere delegasyon oluşturan ve bölgede ağırlığını hissettirmeye başlayan bu cumhuriyet anti-emperyalist duruşuyla Kafkasya’da bulunan İngiliz ordusunu da rahatsız etmekte gecikmeyecektir.  12 Nisan 1919 da İngiliz askeri güçlerince parlamentosu basılır, parlamentodaki İngilizlere karşı çıkan kişiler yakalanarak önce Batum’a gönderilirler. Batum’a gönderilenler içerisinde 13 yönetici buradan Malta’ya sürgüne gönderilirler. Böylece bu kısa ömürlü cumhuriyetin varlığına son verilir

Bu ilginç cumhuriyet kısa ömrüne karşın önemli bir tarihsel role sahiptir.

Gerek modern anayasası gerek meclis hükümeti modeliyle yeni Türkiye devletinin kurumlarının oluşturulmasında önemli bir ilham kaynağı olmasının yanında uluslararası alanda da ciddi katkıları olmuştur. Bu oluşum Karşı devrim saflarında yerini almış olan ırkçı Taşnaksutyun hareketinin kısa bir zamanda kitlesel- insansal olarak 1914 sınırlarına değin yerleşik hale gelmesinin önünü ciddi bir biçimde kesmiştir. Bu oluşumun ardında bıraktığı cumhuriyet yönetimine ilişkin belgeler, Sovyet Rusya ile yapılan sınır görüşmelerinde Kars ve çevresinin Türkiye’ye bırakılmasında önemli bir rol oynamıştır ve yine bu oluşum, yok olma, tarih sahnesinden silinme  pahasına, İngilizlerin Rusya’yı güneyden vurmaya çalışan Denikin ordusuna göndermek istediği gıda malzemeleri ve silahları vermeyerek bu tavrıyla Sovyet Rusya’nın bağımsızlık mücadelesine bir nebze de olsa katkıda bulunmuştur.

Bu nedenlerledir ki Başkenti Kars olan Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyetinin kuruluşuna giden tarihsel süreci ve bu cumhuriyetin tarihsel varlığına son verilene değin sürdürdüğü olağanüstü mücadelenin ele alınması zorunluluğu doğmuştur.   

 

Kars Tarihine Genel Giriş

 

Kafkasya’da Rus egemenliğinin çözülmesinden sonra Kars’ta ciddi hareketlenmeler görülmüştür. 1917 Şubat devrimini müteakiben Kafkas-ardında oluşturulan Zakavkom ve Seym yönetimlerinin Kars üzerindeki keyfi uygulamaları, Kars’ın Ruslar tarafından işgal edilmiş olan Osmanlı topraklarına komşu olmasından kaynaklanan güvenlik zaafı, yani Rus askerlerinin fiili olarak cepheyi terk etmesini müteakiben ordu içerisindeki Ermeni askerlerin çeteleşerek işgal altındaki halka ve bu arada Müslüman halkın da önemli bir çoğunluğu oluşturduğu Kars bölgesinde intikamcı eylemlere girişmesi üzerine Kars halkının var olma macerasının başladığını söylemek mümkündür.

Ortada da ilginç bir deneyim vardır: Modern bir proje olan, üstelik Sol kimlikli bir cumhuriyet deneyi gerçeği.

Öyleyse başta sorduğumuz soruyu bir daha soralım: bu örgütlenme yeteneğinin nedeni nedir? Temelinde ne vardır? Bu sorunun yanıtının sadece Güneybatı Kafkasya Demokratik Cumhuriyeti deneyinde aranması hatalıdır. Yani 1917 şubat devriminin hemen ardından başlayarak hızla siyasallaşan örgütlenme-devletleşme deneylerinden soyutlayarak, sadece Aralık1918-Nisan1919 tarihleri arasındaki Cumhuriyet girişimine bakarak bu soruyu yanıtlamak mümkün değildir.

Özetlemek gerekirse, 1917 haziranından sonra toplumun kendi kendini yönetmesi, bu özerk  yapının ekim 1917 den sonra  gerçek hükümet organlarına dönüştürülmesi,  nisan 1918 de Osmanlı hükümetinin  bu yönetimin  varlığına  son vererek  dağıtması, ancak altı ay  kadar  sonra  Mondros ateşkes antlaşması uyarınca   Kars  bölgesini terk etmesinin gündeme gelmesi üzerine  yeniden örgütlenerek Parlamentosu, Bakanlar Kurulu, Anayasası olan bir  cumhuriyet  yönetimini kurmayı başarması,  parlamentonun  İngilizler tarafından  basılarak  ortadan kaldırılmasından sonra  dahi  çözülmeyerek  kendi kendini koruma  ve savunmaya devam etmesi ile de  -toplamda 29 ay- gerçekten de olağanüstü bir örgütlenme yeteneğidir  ve belki de  alanında bir ilktir.

Görüleceği üzere bu süreçlerinin tümünün temelinde Şuralar bulunmaktadır ve esasen örgütlenme şuraların üzerinde yükselmektedir.

O nedenledir ki, Güneybatı Kafkasya Demokratik Cumhuriyetine gelene kadar bölge halkınca kat edilen siyasallaşma sürecinin sonunda “özerkleşme-hükümetleşme-devletleşme “yolunda atılan adımlardan önce 1917 ekim devrimine gelirken Kars bölgesinin sosyo- ekonomik kültürel, siyasal  yapısını   hatırlayalım kısaca.

 

Kars Bolgesinde Demografik Yapı

 

1878’den sonra Kars bölgesinin demografik yapısı ciddi değişimler göstermiştir. Müslüman toplulukların, bu cümleden   yüz binin üzerinde Karapapaklı, Kürt, Türkmen ve   Çerkez’in Osmanlı topraklarına göçü gerçekleşirken, onlardan boşalan yerlere Merkezi Rusya’dan, Kafkas-ardı’ndan Molokan, Dukhobor, Karapapaklı, Azerbaycanlı, Ermeni göçleri ve yine Osmanlı topraklarından da Ermeni ve Rum göçleri gerçekleşmiş; bunun sonucunda   Kars’ta demografik yapı yenilenmiş, yeni bir toplumsal yapı ortaya çıkmış oluyordu. 

1917'nin başında, Kars Oblastı, Rusya İmparatorluğu'nun bağımsız bir idari bölge birimi idi ve Ardahan Eyaleti, Kağızman, Kars ve Oltu bölgelerinden oluşuyordu. Bunlar, sırasıyla alanlara ve ikincisi kırsal bölgelere bölündü. Böylece, Kars Oblastı, Ağbaba, Zaruşad, Kars, Soğanlık ve Şöregel bölgelerine bölünmüştür. 

1 Ocak 1916'da, Kars Oblastı bölgesi 16466 metre kare idi.

1917 nüfus sayımına göre, Kars Oblast’ında 394.000 kişi yaşıyordu. Bunların: 205.000 Müslüman, 48.000 Yunan, 31.000 Rus, 20.000 Ermeni ve 5.000’i de diğer uluslardandı.

1897 nüfus sayımına göre, Kafkasya'da yaşayan Ermeni sayısı 1.1 milyon kişiye ulaştı ve 1914'te zaten 2 milyon vardı.[1]

Rumlara gelince, 19. ve 20. yüzyılın başlarında onların Kars Oblastı'na göçlerinin zirvesine, 1877-78 Rus savaşının sona ermesinden sonraki dönemde ulaşıldı. Devrim öncesi Rus yöneticilerinin belirttiği gibi, “... mutlu bir şekilde sona eren 1877-78 Türkiye savaşı, bize tüm Asyalı yerleşimcilerin akışını sağlamıştır: 40.000 Rum Kars Oblastı’na gönderildi” . Kars'ta 30 binden fazla kişi vardı.”[2]

 

Sınıfsal-Toplumsal Yapı

 

Altmış civarında Osmanlı memurunun yönettiği Osmanlı Kars’ında Rus topraklarına katıldıktan sonra çok şeyin değiştiğini söylemek mümkün.  1882’lere kadar süren karşılıklı göç nedeniyle, Kars yeni göçler almış, demografik yapı yanında ekonomik yapı da önemli değişikliklere uğramıştır. Osmanlı dönemindeki Kars’ta bulunan el emeğine dayalı küçük çaplı işletmeler, ağırlıklı olarak tabakhaneler de göçen halkla birlikte Kars’ta önemini kaybederken yerini yeni ve daha modern işletmeler almaya başlamış, 1917’lere gelindiğinde ise Kars, Kafkasya’da orta gelişkinlikteki bir kent durumuna ulaşmıştır.

Kars’ın Ruslar tarafından alınması salt askeri nedenlerle önemli değildi kuşkusuz. Kars’ın ekonomik potansiyelleri bence askeri stratejik potansiyelinin çok önüne geçmiştir. Bunun en temel belirleyicilerinden biri olarak   Kars’ın özellikle sur dışında kalan bölümünde yani bugünkü Rus Kars’ının yeni bir anlayışla inşa edildiğini görmekteyiz.

Geniş planlı yolları, yanında demiryolları ile   merkezi Rusya ve Kafkasya, İran ile bağlantıların odağındadır Kars.  Kars sadece bir askeri garnizon kent olarak adlandırmak mümkün değildir.  

Kars’ın yeni baştan imarının ardındaki neden askeri olmaktan çok ekonomiktir. Kars en güneyde merkezi Rusya ve Avrupa ile sıkı bağlantıları kurulan bir ekonomik merkez olarak düşünülmüş olmalıdır.  Yani bilinenin ve anlatılanın aksine Kars Rusların eline geçtiğinden çok daha farklı bir noktadadır. Rus yönetiminin Kars için düşündüğü güneyde önemli bir ekonomik merkez modeli 1. Dünya savaşının başlaması ve ardından 1917 Şubat devriminden sonra bölgede yaşanan kaos nedeniyle yarım kalır ve Kars’taki ekonomik düzen de hızla kötüleşmeye başlar.

 

Ekonomik Yapı

 

1917’lere gelindiğinde, Kars bölgesinde zamanına göre oldukça gelişmiş bir sosyal ve endüstriyel altyapı vardı. 1889’da Alexandropol (Gümrü)’den Kars’a 72 verst uzunluğundaki demiryolu faaliyete geçti. Demiryolu daha sonra Sarıkamış'a getirildi. Kars Oblast'ında 11 telgraf -telefon tesisi vardı. (Karşılaştırma için Batum Bölgesi'nde sadece bir tane vardı).”[3]

Kars’a üretim yapmak üzere gelen işletme sahipleri, atölye ve hayvansal ürünlerin işendiği işletmelerin çoğalması, bira fabrikaları ve kanyak fabrikaları gibi kapitalist işletmeleri çoğaltırken işçileşmeyi de yaratmıştır.  Burjuva sınıfı yanında Erivan ve Gümrü’den, Tiflis’ten bölgeye gelip yerleşen aristokrat, bürokrat ve girişimci aileler de belirlemeye başlamıştır. Kars’ta önemli küçük çaplı işletmeler de bulunmaktadır.

“Endüstriyel anlamda, Kars Oblastı, bir sanayi merkezi olmasa da, belirli bir üretim potansiyeline sahipti. Asfalt karıştırma tesisi, kereste fabrikası, tuğla fabrikası ve 12 değirmen[4], altı limonata dükkânı, 19 krema fabrikası, altı peynir fabrikası, altı demirci fabrikası, 14 çanak çömlek ve 501 mekanik atölyesi, 30 tereyağı fabrikası ve bir sabun fabrikası kendi ürünlerini üretmektedir. Toplamda, toplam 624,7 bin ruble için mal üreten 599 sanayi kuruluşu vardı. Bölgenin üretim alanında çalışan işçi sayısı 905 kişidir.[5]

Yani daha 1880 lerin başından itibaren   sosyo- ekonomik yapı   kültürel yapı da hızla değişmeye başlamıştır.

Çevrede yer alan bir bölge, imparatorluk sisteminin merkeziyle kurabildiği ulaşım ve pazarlama yoğunluğu ölçüsünde, mevcut modernleşme ye pazara açılma sürecine ayak uydurabilir. Kars bölgesi... Çar Rusyasına geçtiğinde ise, bu imkâna kısmen sahip olmuştur”.[6]

Molokanlar genellikle önemli ulaşım yollarının üzerinde yol boyunca sıralanan düzenli evlerinde yaşamakta ağırlıklı olarak tarımla uğraşmaktayken süreç içerisinde ana merkezi yollar üzerinde yer almalarının bir sonucu olarak bir yandan Tiflis, Gümrü gibi uzak bölgeler arasında ulaşım ve ticaretle uğraşırken bir yandan da kent içerisinde kızakçılık ve faytonculuk yaptıkları bilinmektedir. 

Kars bölgesi köylülerinin ağırlıklı olarak hayvancılıkla uğraştığı, kendilerine tahsis edilen tarlalarda  yerleşik  tarım yaparken,  özellikle  yaz aylarında  aile bireylerinin  bir kısmıyla  da devletin  kendilerine tahsis ettiği mera ve  yaylaklara çıkarak  hayvancılık  yapmaya devam ettiklerini  biliyoruz.

“Kars Oblastı ve Nahçıvan Bölgesi'nin ekonomisi çoğunlukla tarımsal nitelikteydi. Devrim öncesi istatistik verilere göre, 1915 yılında, yaklaşık 70 bin dessiatin kullanıldı. Bu alandan 198 bin torba, buğday- 2636,3 bin torba, mısır- 457 torba, çavdar – 461 torba kadar da diğer tahıllar elde edilmiştir.

Çeşitli alanlardaki işletmeler yanında hayvansal ürünlerinin işlendiği kapitalist işletmeler olan Zavotlar da görülmeye kurulmaya başlamıştır.

Kars Oblast'ında, sığır yetiştiriciliği oldukça gelişmiştir, özellikle de koyun yetiştiriciliği: tüm bölgede 544.700 baş hayvan bulunurken, Kars’ta, 211.400'dür, Ardahan'da 170.300 baş vardı ve Kağızman’da ise, 135.500 baş’a karşılık gelmektedir. Ve bu bölge, 19. yüzyıl boyunca olmasına rağmen, Türkiye ile Rusya arasında tekrar tekrar savaş alanı haline gelmesine rağmen, böyleydi. Daha sonra Türkiye'nin önemli bir kuzeydoğu tarımsal alt bölgesini oluşturan bu bölgenin büyük oranda sığır yetiştiricisi olarak kalması tesadüf değildir, o dönemde kapitalizm öncesi ve kapitalist çiftlik yönetimi biçimlerinin karma bir sistemi olan et ve süt sığırcılığı yapılmaktaydı.”[7]

Bütün bunların ışığında Kars’ın Rusya’nın birçok yerleşim birimine göre daha gelişkin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Coğrafi konumu nedeniyle de aslında gelecek vaat eden ayrı bir ekonomik öneme sahiptir. Bu saptamayı doğrulayan bir alıntıya yer vermek istiyorum.

“N.J. Marr'da Petrograd'da Brest-Litovsk barış anlaşmasından hemen sonraki "Batum, Ardahan, Kars- Kafkasya'da inter-etnik ilişkilerin bağlanma noktası" başlıklı konuşmasında Lenin yönetiminin pes etmesinden Rus halkının duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi: ‘‘… Bu dağlık arazi söz konusu şehirleriyle uzak bir kenar bölge değil, bir merkez oluşturuyor, burası iç Kafkas ve inter-etnik ilişkilerin bağlantı noktası.  Aklıma, acaba Batum, Kars ve Ardahan ile ilgili maddenin, bütün Kafkasya bölgesinde artık açıkça yabancı istekler olduğu ve eskisinin elenmiş olması dolayısıyla yeni bir sahip ihtiyacı olduğundan dolayı yer alıp almadığı sorusu geldi. Çoruh havzasına hâkim olan, aynı zamanda doğuda çok daha büyük bir bölgenin sahibi olur, ülke sınırlarına dokunmasına gerek bile kalmaz, ekonomik açıdan bu bölgeye Kars da dahil olursa bu söylem daha da doğruluk kazanır. Bu şimdiye kadar böyleydi ve her zaman böyle kalacaktır.”[8]

 

Eğitim ve Kültür

 

Bu alt yapı, üst yapısal alanda da kültür ve eğitim alanlarındaki kurumların çoğalmasına   yol açmıştır. Kentteki üst yapı kurumları özellikle eğitim öğretim alanında gelişme göstermiştir.

Kars’ta 1917 yılında okullaşma oranı oldukça yüksektir. İlginç bir gerçek, Kars'ın istatistiksel verilere göre, eğitim kurumu sayısı ve öğrenci kaydı ile oldukça yüksek bir yer tutmasıdır. Kars’ta Kafkasya’daki Mariinsky Kız Liselerinin en büyüğü olan bir  Kız Lisesi ve bu lisenin 383 kız öğrencisi vardı.[9] Bu lisede 1 Ocak 1916'daki toplam öğrenci sayısı 312 iken, Puşkin okulunda toplam 257 kişi vardı; Lise kısmında 43 öğrenci kayıtlı iken, ortaokulda da 43 öğrenci vardı. Kars Oblastı’nda 1 Ocak 1916'dan itibaren 8.360 erkek ve 2.953 kız öğrenci olmak üzere toplam 11.313 öğrenci kayıtlıdır. Ortaokullar Kağızman, Nahcivan, Oltu, Ordubad kentlerinde idi. Ozurgeti'de 173 öğrencili dinsel eğitim veren bir okul vardı.[10]

 

Toprak Mülkiyeti Rejiminin Niteliği

 

İlginçtir ki 1917 devriminden hemen sonra başlayan şuralaşma-sovyetleşme gereğinin en hızlı, en etkin ve müteşekkil olarak uygulandığı yer Kars bölgesi olmuştur. Bunun nedeni tam da bu toprak rejimi olmuştur. Bu tabandan örgütlenme giderek büyüyen üst birimlere de yansımıştır.

1861 yılında yayınlanan toprak yasası uyarınca “mir” köy komünü sistemi benzeri bir model kimi Osmanlı uygulamalarıyla birleştirilerek uygulanmıştır. Elbette burada bu modelin tüm özelliklerini ayrıntısıyla inceleme söz konusu değildir. Yazımızı ilgilendiren yanı bu modelin köylüler arasındaki durağan, kopuk ilişkileri canlandıran üst yapısal ilişkileri canlandırması, kurmasıdır.   Bu modele özgü nedenler köy halkının Ocak (aile) reislerinin, kadın, erkek, din adamı ve çocukların ekonomik örgütlenmenin bir gereği sürekli birbiriyle temasta bulunmalarını getirmiştir.  Örneğin bu modelde Çherni Peredel[11] yani  belli yıllar aralığında kura çekilerek   köylülere tahsis edilen arazilerin dönüşümlü olarak el değiştirmesi yani seçim, paylaşım ve Rusya da olduğu gibi uzun süren kışa göre kısa süren sürüm, ekim, biçin ve hasat döneminde zorunlu olarak elbirliğiyle çalışmak gereği halk kitleleri arasında iletişimi, örgütlülüğü   kolaylaştırıcı bir etken olmuştur.

Bu iki uygulama, (kadim Rusya’daki uygulama ile Kars’taki uygulama) arasındaki temel başka bir farka da dikkatinizi çekmek istiyorum. Mir köy komünü sisteminin ilk uygulanmaya başladığı dönemde, toprak erkek nüfusun sayısına göre bölünürken, Kars bölgesindeki uygulamadan anlaşıldığı kadarıyla bu uygulama zaman içinde değiştirilmiş, toprak üzerindeki komünalist paylaşım, kadın- erkek- çocuk ayrımı yapılmaksızın tüm köy halkına ait olup, toprakların paylaşımı yıllar açısından farklılıklar gösterse de nüfus başına yapılmıştır.[12] Rusya’da “Çherni Peredel”, yeniden paylaşım diyebileceğimiz kura sisteminin Kars bölgesinde “Fişek çekme” diye adlandırıldığını da söylemeliyiz.

Mir köy komünü sisteminde Rusya’da paylaşımın 10- 12 yılda bir olduğunu, Kars bölgesinde ise 3,5 yıl ve 8 yılda bir gibi farklı yıllarda yapıldığını bilmekteyiz.[13]

Ortaylı,“…arazi mülkiyet ve kullanımında da 1858 Osmanlı Arazi Kanunnamesinin getirdiği esaslar, Çar Rusyasının toprak sistemi ve mülkiyet düzeni ile bağdaştırılmıştır.”[14] Demekteyse de, Rus yönetiminin Osmanlı’daki aşar vergisinin Osmanlı döneminde olduğu gibi almaya devam ettiğine ilişkin kayıtlar varsa da o dönemi yaşayanların anlatımları, Ruslar döneminde aşar’ın alınmadığı, sadece cüzi oranda arazi vergisi alındığı yönündedir.

“Ruslar bu havali mahsulünden bizde olduğu gibi aşar vergisi almazlar, halktan yalnız ufak bir arazi vergisi almakla yetinirlermiş. Biz dört mülkiye müfettişi, halkın şikayetini haklı bularak yeni işgal edilen bu yerler halkının bu ağır vergiden istisna edilmesinin pek yerinde olacağını ayrı ayrı dahiliye nezaretine bildirdik. Aldığımız cevaplarda Babıali de bize hak vermişti. Fakat biz görüşümüzü bir türlü ordu komutanına kabul ettiremedik. O, bu ağır vergiyi almakta devam edeceğinde ısrar etti…”[15](abç)

 

Köy Halkının Örgütlenmesi, Köy Şuraları ve Aydınlar

 

Prof. Dr. Hacıyev[16], Kars’taki şuraların Kafkasya’daki mevcut şuralar içinde en teşkilatlanmış olanı olduğunu söylemiştir.

“1918 yılının Eylül ayının 27’sinde Kars’ta Müslüman Milli Komitesi (Milli Şura) kuruldu.[17] Siyasal ve toplumsal önderlerin yanında toprak sahipleri ve din adamlarının temsilcileri de buraya dahildi. Milli Şura köylüler içerisinde de geniş ilgi görmekteydi.”

“Şuranın yaratılması düşüncesinin esasını 1917 yılının şubat devriminden sonra Za-kafkasya’da[18] milli şuraların biçimlenmesi deneyimi oluşturmaktaydı. Ancak bu şuraların bileşiminde sadece aydınlar varken, bu alanda Kars Şurasının kendine özgü özellikleri vardı o da kurulduğu ilk günlerden itibaren halkın bütün kesimlerini içeriyordu.”[19]

Kafkasya’nın diğer yerlerindeki örgütlenmeler siyasal partilerin gölgesi altında kalmışken, daha doğrusu partiler şuralardan daha örgütlü bir yapı gösterirken, Şuralar ekonomik koşulların doğurduğu özerk, küçük mikro boyutlu örgütler olarak tabandan geldiklerinden[20] Kars bölgesi şuraları partilerin önünde ve üstünde bir yere oturtmuştur.  Bu örgütlü dinamik kitleyi yönlendiren, onu siyasal kalkışmanın temel dinamiği haline dönüştürenler ise aydınlardır.

Kars’taki siyasal gelişmelere öncülük eden Karslı özellikle Müslüman inanışlı aydınların da yararlandığını gösterir bir belgede; Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti yönetiminin 1919 yılında Fransa’da yapılması planlanan Paris Barış Görüşmelerine katılmak üzere görevlendirdiği temsilcilerine verdiği ve İtilaf devletlerine sunulan itimatname’de şöyle denmektedir:

“…Kafkas akvami muhtelifesini yekdiğerinden ayıran lisan, ırk, emel, tarih ve coğrafya gibi avamili müessire ve tabiiye bizde de mevcud ve lüzumu derecesinde kuvvetli bulunmaktadır. Milletimiz Rusya hükümeti sabıkasında geçirdiği uzun süreler içinde Avrupa medeniyetinden hakkıyla istifadeye her zaman teşebbüs etmiş ve gerçi başlı başına hükümete muvaffak olamamakla beraber, müteferrid olsun, tenviri efkâr için evlatlarının bir kısmı mühimmini Rus mekteplerine feyzi irfanından müstefid ederek ve bu vasıta ile de memleketin aksamı sairesini ala kadrimülkan mütefeyyiz eylemiştir”.[21]

Gerçekten de Rus okullarında okuyarak Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyetinin kuruculuğunda ve sürdürülmesinde önemli görevler üstlenen bu aydınlardan saptayabildiklerimizin bir kısmı şunlar: Esat Oktay, Doktor; Ali Rıza Ataman, eğitimci; Ali Ekber Mugan, Ressam; Server Atabek, Maden Mühendisi, Hukukçu ve daha iki üniversite mezunu; Yasin Haşimoğlu, eğitimci; İbrahim Cihangirzade, Hasan Han Cihangirzade ve Aziz Cihangirzade kardeşler, Kazak subayı eğitimi almış asker; Ali Beyzade Mehmet, Erivan Emniyet müdürü; Ahmet Karaçanta, Gümrü kaymakamı; Hüseyin Han Talınlı, Şuragel Kaymakamı; Andriyanov, Doktor; Flavmer, mühendis; Elena Orlov, öğretmen; Ksenefon Stephan Vafiades, öğretmen; Pavlo Camuşev, yargıç; S. Raçinski, eczacı…

 

Özerkleşme-Hükümetleşme-Devletleşme

 

Kars bölgesinin 1917’den 1921’e kadar geçen süre içindeki siyasal macerası kendi tarihsel koşulları içerisinde seyretmemiş gerek uluslararası gerekse bölgesel yabancı güçlerin müdahalesiyle sürekli kesintiye uğramış, buna rağmen her engelin ortadan kalkmasıyla yeniden örgütlenmeyi başarmış ve süreci kaldığı yerden sürdürmüştür. Ne var ki uluslararası- emperyal güçlerin müdahalesine karşı hazırlıksız ve güçsüz olması nedeniyle, nihai darbenin vurulmasıyla Kars’ın devletleşme süreci sona erdirilmiştir.

 

Kars'ın Özerkliği

 

Birinci evre Kars’ın Özerkliği evresidir. İktidarlaşma-hükümetleşme girişimlerinin ilk başlangıcı, 1917 yılı haziranında başlar. Bu sürecin, Kafkas Müslümanları kurultayında seçilen bir heyetin, “Sovyet” hükümeti ve “Geçici Hükümet”le görüşerek, Kars’ın, Tiflis’te oluşturulmuş olan komiteler Ozakom Zakavkom, Seym yönetimlerinden bağımsız olarak, kendi kendini yönetmesine izin verilmesi istediğini ve her iki hükümetten de Kars halkının kendi kendini yönetme yetkisi alması üzerine başladığını biliyoruz.

Komitelerin Kafkas-ardı’nı idare etmede yetersiz kaldığı, dengeli ve adaletli davranmadığı da uygulamalarından belli oluyordu. Bu adaletsiz uygulamalar özellikle Kars bölgesinde etkisini göstermeye başlamıştır.

“1 Mayıs 1917 de Vladikafkas’da (Terekkale) yapılan Kafkasya Dağlı Kabileler temsilcileri toplantısında   güney ve güneybatı Kafkasya’yı temsilen katılan Dr. H. Agayev[22], Kars’ta yaşananlar konusunda gündem dışı bir konuşma yaparak şunları söylemiştir. “İçimde bir yürek yarasıyla bu görkemli şenliğimize düşen bir gölgeye dikkat çekiyorum. Bu gazetelerinden öğrendiğimize göre Kars’ta Müslüman hakla karşı asker kıyafetli bazı kimseler hakaretlerde ve tecavüzlerde bulunuyorlarmış. Nisan başında   Kars bölgesinin dört bir yanında çıkan söylentilere göre Müslümanlar silahlanıyorlarmış. Ve 15 nisanda da bu dedikoduların etkisiyle silahlı askerler Müslümanları tutuklamaya ve öldürmeye başlamışlar. Bu dönemde Kars’ta Müslüman toplumun temsilcisi Bakü İyi Niyet Elçisi Karaşarov’du ve kendisi de saldırıya uğramış ve tutuklanmıştır…”[23] Toplantı sonunda Kars’ta yaşananlar konusunda Geçici Hükümet’in başkanı Prens Lvov’a ve Savunma Bakanına telgraf çekilmesi kararı alınır.

Bundan kısa bir süre sonra gerçekleşen Bütün Rusya Müslümanları Kurultayı’nda da Kars konusu önemli bir yer tutar.  Kurultayın 8 Mayıs günlü oturumda Ali Merdan Topçubaşıyev gündem dışı bir konuşma yaparak, Kars, Erivan, Bakü ve Kafkas-ardı’nın başka vilayetlerinde Müslüman halka zulüm yapıldığını belirtmiş; yapılan tartışmalardan sonra bu hususu geçici hükümet ve Petrograd işçi -asker ve köylü temsilcileri şurası nezdinde görüşmek üzere 6 kişilik bir heyet gönderme kararı alınmıştır.(25)[24]Seçilen heyet üyeleri arasında, yukarıda sözünü ettiğimiz kadınların da siyasal yaşamda ve mücadele sürecinde aktif olarak katılması yolundaki kararın hayata geçirildiğinin güzel bir örneği olan bir kadın üye de vardı: Hayrünisa Ahundova. Seçilen heyette bulunan Ali Merdan Topçubaşıyev, Albay Hacı Murat, Hayrünisa Ahundova, Mirza Esedullayev ile Petrograd İşçi, Asker, Köylü Temsilciler Şurası’nın üyesi Sultan Mamliyev ve geçici büro üyesi Selim Geray Cantürin 9 Mayıs’ta Petrograd'a hareket etmiştir.[25] 

Gerek Sovyet hükümeti gerekse Geçici Hükümet’ten alınan onay doğrultusunda, bölge halkı kendi kendini yönetmeye başlamış, sözde merkezi bir yönetim olma iddiasında olan Tiflis’teki yönetimin bölgeye olan doğrudan müdahalesinin önüne geçilmiştir. Dört-beş ay kadar süren bu deneyin, gerçek hükümet organlarına dönüşmesi yani Halk Hükümetine evrilmesi ise Ekim 1917 devriminden sonradır. 

 

Halk Hükümetleri Dönemi

 

İkinci deneyim olan Halk Hükümetleri dönemi, 1917 Ekim devriminden hemen sonraki evredir. Ekim 1917 ile Nisan 1918 arasında varlık gösterebilmiştir. “1917 kasımında Kars’ta 300 civarında delege toplanır. Kasım 1917 ortalarında Moskova’dan Lenin imzalı yazılan bir beyannamede; Rus ordusunun inhilalinden sonra Kafkasya’da bulunan milletler, çoğunluğa göre kendi idarelerini serbest olarak ellerine alırlar, deniliyordu. Kars’ta 4000 mevcutlu bir piyade alayı iki bin kadar jandarma ve polis memurları yayılarak Elvile-i selase hükümetinin merkezi Kars olarak kurulması için Moskova’dan emir alınmıştı. Kongrenin katipliğini ben idare ediyordum. Üç gün devam eden kongre sırasında 50 kadar Rus subayı dilekçe ile kurulacak hükümetimizin ordusunda vazife almak için dileklerde bulunuyorlardı. Biz bunlardan yalnız Azerbaycanlı beş subay ile kazan topçu binbaşısı olan Ali Merdan beyi kabul ettik. Bu sırada Kars müstahkem mevkiinde ve deposundaki Ruslar bize başvuruyorlar; depoları teslim almamızı rica ediyorlar. Kongrenin başkanı olan Rıza Karaşarof[26] bey bu depolara el koymamız için arkadaşlara emir veriyordu.”[27]

Bu yönetim biçimine göre, Kars oblastında yaşayan halkların kendi kurdukları şura birliklerinin üst temsilcisi durumundaki Milli Şuraları tarafından, bölgenin yönetimi dönüşümlü olarak yürütülmüştür. Bu yönetim tarzında, her şuranın (Müslüman, Rum, Ermeni, Gürcü) kendi içinde seçtiği Vali, Mutasarrıf ve Halk Komiserleri birer hafta ara ile yönetimi üstlenmektedirler.

“Kars’ta Rus idaresi yıkılmış, Halk hükümeti kurulmuş; (Ali Han Kantemirof) vali, iki sene evvel Bakü’den Kafkasya’ya gelen (Halil beyzade Avukat Ali Bey) mutasarrıf, (Cihangirzade Aziz Bey’in de Halk komiseri olarak çalıştıklarını haber aldım. Buradaki Halk Hükümetini idare eden vali ve mutasarrıfları; Türk Ermeni ve Rumlardan birer kişi olup, yani üç kişi birer hafta münavebe ile hükümet işlerini idare ediyorlardı.”[28]

Kurmuş oldukları bu ilginç yönetimi, merkezi Tiflis’te bulunan Seym hükümetine rağmen yürütmeye çalışan Halk Hükümetleri, 1917 yılında Sovyet Rusya, Almanya arasında imzalanan Brest-litovsk antlaşmasını dayanak gösteren Osmanlı ordusunun Kars bölgesine girmesiyle ortadan kaldırılmıştır. Osmanlı orduları tarafından Kars’ın alınmasından hemen sonra, bir önceki “Halk Hükümeti” döneminde Müslüman topluluğun Halk Komiseri olan Cihangirzade Aziz Bey, Kars murahhası Erkan-ı Harp Talat Bey ‘in vermiş olduğu emirle, geçici olarak belediye başkanlığına atanmıştır. Kent artık diğer Osmanlı illerinin sahip olduğu statüdedir.

Üçüncü devletleşme deneyimi ise bu günlerde 100.yılını dolduran Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti deneyimidir. Ancak bu deneyimi ele almadan önce yaşanan siyasal- askersel olayları ana hatlarıyla da olsa ele almak zorunluluğu var.

Bilindiği üzere 21 Ekim 1918’de Osmanlı ordularına Kafkasya’dan geri çekilme emri verilmiştir. Mondros ateşkes antlaşması ise 31 Ekim 1918 de saat 12 de yürürlüğe girmiştir.

“7 Ocak 1919 günü 9.ordu komutanı Yakup Şevki Paşa Kars istasyonunda 27.ingiliz tümen komutanı General Walker ile buluşarak üç sancağın boşaltılması konusunda görüştüler. Bu konuşmada ve ertesi günü gönderdiği yazıda General Walker’in istekleri şunlardı:

“1. Üç sancak 25 Ocak gününe kadar boşaltılmış olmalıdır.

2. Kars ve Ardahan sancaklarındaki on üç bin askerimizin bir aylık yiyeceği olan dört yüz ton yiyecekten başkası mahallinde bırakılacaktır.

3. 12 Ocak 1919 günü birkaç İngiliz subayı ila 200 kişilik bir İngiliz müfrezesi ve bir Ermeni hükümet heyeti Kars’a gelecektir. Hükümet idaresi bu Ermeni heyetine teslim olunacaktır.

4. Kars şehri telsiz telgraf İstasyonu ile telgraf merkezlerini İngilizler İşgal edeceklerdir.

5. Demiryolları 15 Ocak 1019 günü Ermenilere teslim olunacaktır.

6. Hudut boylarındaki Osmanlı Birlikleri toplanacak ve huduttan beri tarafa geçiş serbest olacaktır.

7. Osmanlı malı silâh, mühimmat, malzeme götürülebilecek ise de Rus malı hiçbir şey geri taşınamayacaktır.”

Osmanlı yönetimi, İngilizlerin Ateşkes antlaşmasının 11.  Maddesinde düzenlenen koşullara uymadan öne sürdüğü dayatmalara itiraz etmemiştir. Örneğin 11. maddeye göre gerekli incelemeler yapıldıktan sonra işgal talep edilebilecekken, İngiliz kuvvetleri daha   Çanakkale boğazı açılır açılmaz, üç sancağın (elvilei selase’nin) boşaltılmasını talep ediyordu.

Osmanlı askeri güçlerinin çekilmesi gündeme gelir gelmez, geçmişteki örgütlenme yeteneği ve deneyimi yeniden canlanıyordu. Dağıtılan, etkisizleştirilen Şuralar yeniden canlanıyor; doğacak otorite boşluğu doldurulmaya çalışılıyordu. Model ve siyasal geçmiş, Osmanlı müdahalesi öncesine aittir. Ancak bir farkla ki, bu yeniden inşa sürecinde Kars’ın yerli Ermenileri yoktu. Osmanlının gelişi ile yerli Ermeniler Ermenistan’a çekilmiş; geride Rumlarla, Ortodoks ve Molokan inançlı Ruslar kalmıştır.        

Yerli ahalinin elinde Ruslardan ve Ermenilerden alınmış pek çok silah vardı. Osmanlı ordusu üç sancaktan çekilince yerli Müslüman ve Türk ahali evvelce kurmuş oldukları yerli halk teşkilatını canlandırmışlar ve ellerindeki silahlarla da milis teşkilatını kurmuşlardı. Kendilerini savunmak zorunda kalan Batum, Ahıska, Ahılkelek, Ardahan Artvin, Oltu, Kars, Kağızman, Sarıkamış, Iğdır ve Nahcivan bölgelerinde bu suretle milli şuralar ve bunlara bağlı milli kuvvetler idareye el koydular.[29]

Teşkilâtı Mahsusa’nın önemli ismi ve başkanı H.Ertürk bu süreci şöyle açıklar.

…Ardahan kongresinden sonra, Kars’da Şuralar Hükümeti yeni bir kongrenin toplanmasına müsaade etmiş ve kendisi de müşahit olarak Ahiskalı mühendis Server Bey’le Kafkasyalı Abdullah Bey’i göndermişti. Rus’lar Kafkasyalı Yusuf Bey ‘i miralay Halit Bey’e göndererek Kars’ta toplanan kongre de riyasete Karslı Cihangirzade İbrahim Bey’in getirilmesine yardım ettikleri taktirde, Moskova’nın her türlü masrafı kabul edeceğini bildirmişlerdi. Kars kongresinde Teşkilat-ı Mahsusa’cılar ve İttihatçılar da bulunmuştu …Şuralar hükümeti bundan başka biri Erzurum’da “Albayrak “diğeri Batum da “Sadayı hak” isimleri altında iki gazetenin neşredilmesini de karar altına almıştı.” [30] Demektedir.

 

Kongreler-Yönetimler

 

Fahrettin Bey’e göre kuruluş süreci şöyle gelişir: “Hilmi bey (Uran) beni çağırarak, ”Arkadaş biz çekilip gidiyoruz. Bütün halkınızı kongreye davet ediniz, Kars’ta kendi hükümetinizi kurarak milli teşkilatınızı idare için ele alın” dedi ve kongreyi toplatmak için yardım edeceğini vaat etti. Oradayken (Batum)dan Ağrı’ya kadar olan bölgedeki kaza kaymakamlarına ve mutasarrıflara kasım/1918 de Kars’ta toplanmalarını bir beyanname ile bildirdik…bir gün sonra da Epsal…Ahılkelek’li Behçet…albay İsrafil beyler geldiler…. Gelen arkadaşlarla derhal geçici Şura hükümetini kurduk, (hükümet reisi Fahrettin, azalar... Hayrullah… Ahmet oğlu Tağı, Karaçantalı Hacı oğlu Ahmet, Ahıska’dan Apsal ve Behçet beyler, Akbaba’dan albay İsrafil ve Rumlardan öğretmen İstefan Vafyettin (Stephan Vafyadis E.K) olmak üzere hükümeti kurdum ve çalışmaya başladım.”

Hüseyin (KÖYCÜ) ise, Kars’taki Osmanlı askeri ve sivil yöneticilerinin kendilerinden sonra yörenin idaresini sağlayacak yeni oluşumların kurulmasını destekleyecekleri yerde, halkın kımıldamasına ve harekete geçmesine engel olmaya çalıştıkları ve gözdağı verdiklerini söylemektedir.

“Kars’ta bulunan Osmanlı devletinin idarecileri, adliyecileri hala tahakküm zihniyeti altında idiler. Halkın deprenmelerine ve faaliyete geçmelerine kendi zuğumlarınca mani olmaya çalışıyorlardı. (abç) En nihayet bir gece Ahundzade Mehmet beyin evinde toplanıldı. Evet, Ahundzade Mehmet beyin evinde toplanıldı. Bu toplantı ne idi? Nasıl bir mahiyet taşıyordu? Bu toplantı bir tohum olacaktı. Milli hareketi davet edecekti. Bunu yaptı ve neticede bütün cihanda ilk İslam cumhuriyetini kurdu… Toplantıya iştirak etmiş bulunan Kars müstantiği (sorgu hâkimi) Burhanettin Bey bir kanun adamı gibi konuşuyor, müşkülpesentlik yapıyordu. Başlangıçta pek nazik ve korkunç olan bu işin bir müşkülat karşısında inmeğe mahkûm olabileceğini saltanat hâkimi kestiremiyordu ve sinsi bir maksat taşıyordu. Toplantıya iştirak edenler arasında 20 yaşlarında bir genç var idi… Bu genç derhal atıldı: basit olan bilgisine rağmen durumu izah ve realize etti. Bu realiteye göre, derhal cemiyetin kurulmasını ve faaliyete geçmesini teklif etti. Epey münakaşadan sonra teklif kabul edildi. Müessis heyet seçildi… Bu heyet birinci hamlede yedi kişi bilahare 12 kişi olarak merkez heyeti vücuda getirdi. 12 kişilik bu heyet çalışmalarına devam etti.”[31]

Bu konuyu bitirmeden, Mülkiye müfettişi Hilmi (URAN) Bey’in anlattıklarına değinmekte yarar vardır. Hilmi Bey, bu süreci şöyle aktarmaktadır:

“Nihayet ordu birlikleri, muayyen bir plan ve program gereğince, bulundukları yerleri terk ederek Erzurum istikametinde çekilirken biz de livanın mülki idaresini Kars Milli Şurası adı ile hamiyetli Karslılar tarafından kurulan bir teşekküle devrederek, Kars’ı terk ettik. Bu milli teşekkülün reisliğini Cihangirzade İbrahim Bey namında bir zat üzerine almıştı.”[32]

11 Kasım 1918 de bir İngiliz heyeti Kars’a gelerek 9. Ordudan savunma hatlarını ve önemli askeri mevkileri devralmaya başlar. İşgalci İngiliz güçlerinin temsilcisi Albay Temperley, şura yönetimine bir yazı yazarak kabinede bulunan bakanların bir listesini ister.[33] Temperley’e verilen liste şöyledir: Cumhurbaşkanı Cihangir oğlu İbrahim Bey, İçişleri bakanı Kağızmanlı Ali Rıza Bey (Ataman), Dışişleri Bakanı Fahrettin Bey (Erdoğan), Savaş bakanı Cihangiroğlu Hasan Han Bey, Maliye Bakanı Sultanoğlu Mehmet Bey,İaşe Bakanı Gümrülü Himmet ağa oğlu Yusuf Bey, Maarif Bakanı Elena (Elena Orlov), PTT genel müdürü Muhlis Bey (Ataman), DDY genel müdürü Karaçantalı Hacı oğlu Ahmet Bey (KARAÇANTA), Adalet bakanı Revan’lı Ağabababeyoğlu Abbas Ali Bey, Savcı Revan’lı Kasım Bey oğlu Behmen Bey dışında Cihangirzade Aziz Bey, Nazif Atbaşoğlu, İaşe bakan yardımcısı Pehlivan Mustafa  da üye olarak bildirilmiştir.

Geçici hükümet 14 Kasım 1918 de 1. Kars Kongresi tarafından belirlenmiştir. Bu geniş katılımlı kurultayda seçilenler ise şunlardır: Cihangirzade İbrahim, Cihangirzade Hasan Han, Yenigazi’li Hayrullah (DAĞLI),Karaçanta’lı Hacı oğlu Ahmet Bey (KARAÇANTA), Revan’lı Ahundoğlu Tağı, Hacı Abbas oğlu Kerbelayı Mehmet, Halil Beyoğlu Ali, Dr Esat HACIYEV (OKTAY) ,Talın’lı Hüseyin Han, Hamşi oğlu Rasim, Molla Bilal, Hafız oğlu Hüseyin (KÖYCÜ), Fahrettin Bey, Ali Rıza Bey, Maksut Ağaoğlu Hasan Bey, Alibeyoğlu Mehmet.

30 Kasım 19 18‘de II. Kars Kongresi başlamış; yapılan kongre iki gün sürmüş, 70 kişinin katıldığı kongrede Milli şura hükümetinin kurulmasına karar verilmiştir.

“Merkez komitesi bu ilanın en belli hususlarını tam olarak yeniden anmanın faydalı ve gerekli olduğuna inanıyor: “Milletlere, kendini özgür bir şekilde yönetme hakkını tanıyan Wilson prensipleri'ne dayanan milli Şura, Güney-batı-Kafkas’ta bulunan toprakların ve ileri sürülebilecek olan tarih ve tarih öncesi hakları ile uğraşmadan menfaat bağları ile buraya bağlı olan ulusların meşru yurtları olduğu kanaatindedir.”

Rusların, Rumların vesaire gibi azınlık olan unsurların temsilcilerini de içine alan milli şura şu kararı vermiştir.

“1.Batum ile Kars illerini(Artvin dâhil) Ahıska ile Sürmeli (Tuzluca, Iğdır-Aralık) sancaklarını ve aynı zamanda Türklerin çoklukla oturdukları Ahılkelek ile Eçmiyazin sancaklarının batı kesimlerini içerisine alan güneybatı Kafkas hükümeti, bağımsız bir devlettir. Milli Şura, Kurucular Meclisi’nin toplanmasına değin, bu bölgelerde cumhuriyeti ilan eder.

Milli şura Batum, Kars ve Ardahan ahalisi tarafından daha önce verilmiş olan kararı da bu illerin Türkiye’ye katılmasını göz önüne alarak, tanımaz. Ayrıca daha önceki plebisitin sonuçları kabul edildiği ve barış konferansı yeni bir halkoyuna müracaata karar verdiği taktirde, milli- şura, bu plebisitin Sürmeli ve Ahılkelek ve Eçmiyazin'in (Valarşabad /üçkilise) batı kesimleri için de yapılmasını diler.”

“2- Milli şura tarafından alınmış kararları itilaf ve ortak devletlerin temsilcilerine anlatmak göreviyle bir heyetin böyle bir olanak sağlanabildiği anda Paris barış konferansına gönderilmesi kararlaştırılacaktır.”

“3-Milli şura, geçici hükümete, halka ve aynı zamanda komşu hükümetlere aldığı kararlar hakkında bilgi verir.”[34](abç)

1 Aralık 1918 tarihinde milli şura’ “Güney-batı Kafkasya Cumhuriyeti’ni kurma kararı almıştır.

Milli İslam şurası toplantı protokolü 1. Aralık 1918. Kars

“Kararname

Büyük Rus devrimi o zaman kadar varlığını sürdüren monarşi düzenine son verdi. Böylelikle kendi başına kalan Kafkas'ın güneybatı kısmı kendi kaderini tayin etme işini üzerine almak zorunda kaldı ve Ekim 1917 de Rusya’da kurulan ikinci Geçici Hükümetin Rusya’daki büyüklü küçüklü bütün milletler için çıkardığı kendi kaderlerini kendi tayin etmeleri kararı uyarınca gerekli hükümet organlarını kurdu. Söz konusu karara dayanarak Kars ve Batum vilayetlerinin Ahılkelek, Ahıska, Şerür, Nahcıvan, sürmeli kazaları ve Erivan’ın güneybatı kısmı yurttaşlarınca seçilen bizler, halkın temsilcileri, işgalinde bulunan topraklarımızdan Osmanlı ordu birliklerinin çekilmesiyle (e.K.)birlikte Güney Kafkas'ın Karsve Batum vilayetlerini, Ahıska Ahılkelek Şerur, Nahcivan, Sürmeli kazalarını ve Erivan kazasının güneybatı kısmını içine alan sahada güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğunu bütün dünyanın önünde ilan ediyoruz. Bu münasebetle milli şura şimdi herkesin huzurunda şu kararları almıştır.

1.Güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti bütün devletlerle ve özellikle yeni kurulmuş olan komşu Kafkas cumhuriyetleriyle iyi komşuluk ilişkileri kurmaya gayret edecektir.

2. milletlerarası bir çatışma vukuu bulduğu takdirde güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti çıkarlarına dokunulmadığı sürece tarafsızlığını koruyacaktır.

3.güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti yurttaşları milliyet, din, mezhep ve sosyal durumuna bakılmaksızın cumhuriyet sınırları içinde gerek yurttaşlık gerekse siyasi haklardan eşit şekilde yararlanacaklardır…”[35] (27mart 1919 tarihli Kararnameden)

Yapılan seçim sonunda 12 üye seçilmiştir.  Bu on iki üye şunlardır; Hükümet başkanlığına Cihangiroğlu İbrahim Bey, Cihangiroğlu Hasan Han Bey, Fahrettin Bey (Erdoğan), Çıldırlı Dr. Esat (Hacıyev) Bey, Hacıabbasoğlu Kerbelayı Mehmet, Karaçanta’lı Hacı oğlu Ahmet Bey, Molla Bilal Bey, Revan’lı Ahundoğlu Tağı Bey, Iğdırlı Alibeyoğlu Mehmet Bey, Gümrülü Halıcı oğlu Yusuf Bey, Borçalılı Kepenekçi Emin Ağa, Kağızmanlı Ali Rıza (Ataman) Bey, Digorlu Maksut ağa oğlu Hasan Ağa. Bütün Şura’ların birleştirilerek tek bir birlik oluşturulması düşüncesi doğrultusunda yapılan çalışmalar çok kısa sürede sonuçlanmış ve bölgesel hatta tüm güneybatı Kafkasya’yı kapsayacak Kars Kongresi gerçekleştirilmiştir. Bu kongrenin tarihsel- siyasal önemi oldukça büyüktür. Kongreye hemen bütün Güneybatı Kafkasya’yı temsilen 131 temsilci katılmıştır.[36] 17–18 Ocak 1919 tarihlerinde süren oturumlar sonunda “Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkate -i Milliye’si “adıyla geçici bir hükümet kurulmuş oldu.[37] Bu hükümetin üyeleri şunlardır: Hükümet reisi: Cihangirzade İbrahim Bey, Parlamento başkanı: Çıldırlı Dr. Esat HACIYEV (Oktay), İçişleri bakanı; Kağızmanlı Ali Rıza Bey (Ataman), Adliye bakanı; Ağabababeyoğlu Abbas Ali Bey, Dışişleri bakanı; Fahrettin Bey (Erdoğan ), Savaş bakanı; Cihangiroğlu Hasan Han Bey, Maliye bakanı; Mihail Andreyanot (Daha sonra) Kocaoğlu Mehmet Bey, İaşe bakanı; Hasanbeyoğlu Mehmet Bey (daha sonra) Yusufzade Yusuf Bey; Nafıa Bakanı, Mahmut Bey; Ziraat orman ve ticaret Bakanı, Ali Ekber Kazım (Mugan); Eğitim bakanı, Arlov (Elena Orlov), daha sonra Mehmetbeyoğlu Muhlis Bey; Telgraf-telefon genel müdürü, Elena Orlov; Demiryolları genel müdürü, Karaçanta’lı Hacıoğlu Mehmet Bey; Emniyet genel müdürü, Mamiloğlu Tevhüdittin Bey; Jandarma genel komutanı, Hacı Şerif oğlu Mehmet Bey’dir.

Klyukin’e göre ise bu liste şöyledir: Ali Rıza Bey, Fahrettin Bey, Hasan han Cihangirov, Osman Şehabettin (Server ATABEK) Bey, Abbas Ali Ağabababekov, Aziz Cihangirov, Mihail Adrıyanov (Andriyanov), Memet Hocaoğlu, Memet Hasanbekov, Erivanlı Mahmut bey, Memet Hudadbeyov, Ali Ekber Bey Nahcıvanlı (Mugan). [38]

Kurulmuş bulunan bu hükümet kısa zamanda bir anayasa hazırlamıştır. Kars Anayasası 17 ocak 1919 da toplanan ve Demokratik Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti hükümeti nin kuruluşunun ilan edildiği Büyük Kars Kongresi’ öncesinde Kars Şurası tarafından görevlendirilen Revan’lı Ağabababeyoğlu Mehmet Bey adlı bir yargıca hazırlatılmış bir anayasadır. Büyük Kars Kongresinde görüşülerek kabul edilen bu anayasa devletin de ilk temel yasası olmuştur.

“…bir devletin ana kuruluşunu ilgilendiren kurallar… adı, sınırları, bayrağı, resmi dili, yasama organı ve seçimi, askeri ve mülki teşkilat, bölgenin ve halkın kendi kaderini belirleme hakkı, dinsel güvenceler, asker ve sivil yüksek görevlilerin seçimi ve azli…”  gibi temel konulara ver verilen bu anayasanın kadınlara seçme seçilme hakkı tanıması, seçme hakkının 18, seçilme yaşının 25 olarak belirlenmesi gibi dönemine göre gerçekten çok ileri bir anayasadır bu. Hazırlanan anayasada şuraların güçlendirilmesi husus da ihmal edilmemiştir. Yani deyim yerindeyse; şuralar parlamentoya rağmen ve onun yanında varlıklarını sürdüreceklerdir.[39]

Mevcut 1918 anayasa metnine baktığımızda da metnin başlangıcında yer alan “1334 de Kars’da teşekkül eden Şurayı Milli’nin kararile aşağıda münderiç 18 maddelik kanunu kabul etmiştir.”[40] Kaydından anayasanın cumhuriyet parlamentosu tarafından değil, Milli Şura tarafından kabul edildiği ortaya çıkmaktadır. Yani kurucu meclis, parlamento değil, milli Şuradır.

Tam da burada, 1918 anayasasının hükümlerini aktarmak; sonra bunları bu anayasanın ilham kaynağı olduğu anlaşılan ve aslında önemli bir anayasal metin niteliğinde olan 1 Aralık 1918 mili şura toplantı protokolü ile karşılaştırmak istiyorum.

1. Hükümet “Cenubi Garbi Kafkasya Cumhuriyeti” adını taşıyacaktır.

2. Cenubi garbi Kafkasya Cumhuriyeti hükümeti hududunu, Batum'dan Nahcivan'a kadar ulaştırarak, bu sınır içinin barışın sonuna kadar korunmasını bilfiil üzerine almıştır.

3. Hükümet bayrağını, kamutay üzerine dikilen ay yıldızlı Türk bayrağı olarak kabul etmiştir.

4. Cenub-i Garbi Kafkasya Cumhuriyeti hükümetinin resmi dili Türkçe'dir. Bütün resmi ve gayrı resmi muamelat ve tedrisat Türkçe olacaktır.

5. Milletvekilleri seçimi için 18 yaştan yukarı kadın ve erkek oy vermek salahiyetini haizdir. 10.000 kişi bir milletvekili seçer.

6. Her vilayet ve kasabada, milli Şura’nın şubeleri açılarak, halkımızdan her türlü yardım görecektir.

7. Türk millet ve hükümetini rencide edecek her türlü muameleden kati surette çekinilecektir.

8. Umumi asker teşkilatımızda, cumhuriyetimizin kabul ettiği usul dairesinde, Türkiye devleti ile irtibatı temin için daimi bir heyetimiz Türkiye’de bulunacaktır.

9. Mülki teşkilatımızda da 8 maddedeki zikredilen usul aynen kabul edilecektir.

10. Komşu hükümetler ile daima dostça geçinmeyi Cumhuriyet Hükümetimiz düstur olarak kabul etmiştir. Milletvekilleri seçildikten sonra bu husus hakkında ayrıca bir kanun çıkarılacaktır.

11. İtilaf devletleri, doğu Türkiye illerini alıp başka bir millete vermek isterse cumhuriyetimiz Türkiye’den ayrılmamayı kesin olarak kabul etmiştir.

12. Azınlıkların hukukları muhafaza edilecektir.

13. Müslümanlar arasındaki mezhep ayrılıklarına hürmet edilecek, dini ayinlerin bir arada yapılması sağlanacaktır.

14. Demokrasi esaslarına riayet edilerek seçimler tarafsız ve tesirsiz olacak, türkün şan ve şerefine yaraşacak bir şekilde yapılmasına azami surette dikkat edilecektir.

15. Vali ve komutanların işe başlamaları ve işten el çektirilmeleri, kamutayın kararıyla olacaktır.

16. Cumhuriyet Hükümetimiz milletvekillerinin seçilip de kamutayın çalışmaya başlayışından sonra kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesini teklif etmeye yetkilidir.

17. Milletvekili olmak için yaş haddi 25 ten yukarı olacaktır.

18. Bu kanunun yürürlüğe girdikten sonra icrasına nazırlar heyeti ile cumhur reisi memurdur.

TİTE arşivinde yer alan, yeni Türk alfabesiyle ve 1930’lu yıllar siyasal jargonuyla yazılmış  bu anayasa metni ile orijinali Rus ve Azerbaycan arşivlerinde var olan 27 Mart 1919 tarihli “kararname” arasındaki farklılıklara ve paralelliklere gelince:

—27 Mart 1919 tarihli belgede yer alan ve cumhuriyetin adının Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti olduğuna ilişkin kayıt, TİTE arşivlerinde yer alan ve yeni Türk alfabesiyle kaleme alınmış metindeki 1. Maddeye karşılık gelmektedir ki, ikinci metinde bu ad, Cenubi Garbi Kafkasya Cumhuriyeti olarak yer almaktadır. Doğrusu ilk metindeki halidir.

Cumhuriyetin tam ve doğru adı, Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti’dir.[41] 

—1Aralık 1918 tarihli milli İslam Şurası Toplantı Protokolü’ne göre, Ülkenin sınırları ve egemenlik alanları, “Kars ve Batum vilayetlerinin Ahılkelek, Ahıska, Şerür, Nahcıvan, sürmeli kazaları ve Erivan’ın güneybatı kısmı…” iken,

1918 Anayasa metnine göre bu sınırlar,” Cenubi garbi Kafkasya Cumhuriyeti hükümeti hududunu, Batum'dan Nahcivan'a kadar ulaştırarak, bu sınır içinin barışın sonuna kadar korunmasını bilfiil üzerine almıştır.” Biçiminde daha genel bir ifadeyle geçer.

—1918 Anayasa metninde 3,4. Maddelerde yer alan bayrağı ve resmi dili belirtilen maddeler, 27 Mart 1919 tarihli belgenin ekinde yer alan 1. Aralık 1918 tarihli belgede yer almamaktadır. Ancak, cumhuriyetin bir bayrağının olduğu, hatta iki versiyonlu bir bayrağının olduğu; bunlardan birinin yeşil kırmızı zemin üzerine sarı renkli ay yıldız, diğerinin de siyah- yeşil dilim üzerine beyaz ay yıldızlı olduğu bilinmektedir.

—Anayasa metninde yer alan, seçme ve seçilme haklarıyla ilgili 5-14 ve 17. Maddelerin, 27 Mart tarihli belgede birinci paragraftaki;”Kadın ve erkek yurttaşların katılımıyla tek dereceli eşit gizli ve nispi seçim sistemi esaslarına göre seçilmiş olan…” cümlesine karşılık geldiği anlaşılmaktadır.

—1. Aralık 1918 tarihli belgede, 1. Madde olarak geçen, “Güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti bütün devletlerle ve özellikle yeni kurulmuş olan komşu Kafkas cumhuriyetleriyle iyi komşuluk ilişkileri kurmaya gayret edecektir.” Kısmı, anayasa metninin 10. Maddesine karşılık gelmektedir. 1. Aralık 1918 tarihli belgenin 3. Maddesinde yer alan, “Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti yurttaşları milliyet, din, mezhep ve sosyal durumuna bakılmaksızın cumhuriyet sınırları içinde gerek yurttaşlık gerekse siyasi haklardan eşit şekilde yararlanacaklardır.” cümlesi anayasa metninin 12 ve 13 maddelerine karşılık gelmektedir. 

Ancak 1. Aralık 1918 tarihli belgenin 4. Maddesi ile söz konusu anayasa maddesinin 12 maddesi birbiriyle çelişiktir. Şöyle ki: 1. Aralık 1918 tarihli belgede, “Güneybatı Kafkas cumhuriyetinin kaderi bundan sonra, akraba kuzey Kafkas cumhuriyetlerinin kaderiyle birleşecektir. Müslüman Kafkas devletleri ailesinin bir üyesi olarak, birleşik bir Rusya'nın kurulması halinde, ona karşı tutumumuz Kafkas'ın diğer Müslüman milletleriyle mutabakat çerçevesinde belirlenmiş olacaktır.” Denilmekteyken; 1918 tarihli anayasa metninin 11. Maddesinde bu ifade, “İtilaf devletleri, doğu Türkiye illerini alıp başka bir millete vermek isterse, cumhuriyetimiz Türkiye’den ayrılmamayı kesin olarak kabul etmiştir.” biçimine dönüşmüştür. Bu ciddi bir farktır. Bu durumda cumhuriyet yönetiminin değişen koşulları göz önüne alarak, tavır değişikliğine gittiği düşünülebilirse de anayasa metninin 1918 tarihli olması (TİTE) nedeniyle bu pek mümkün görülmemektedir. Kanımca bu madde, Cihangirzade tarafından bu belge yeniden kaleme alınırken,[42] özellikle yeni Türkiye cumhuriyetiyle ters düşmeme hissiyle, kaygısıyla bu hale dönüştürülmüş olmalıdır.

1. Aralık 1918 tarihli belgede yer alan, “meclis toplanıncaya kadar Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyetinin başında, mili azınlık temsilcilerinin; Rus, Rum, Molokanların da olduğu milli şura bulunacaktır ve geçici hükümet milli şura önünde sorumlu olacaktır.” İfadesi, anayasa metninin 6 maddesi olan “Her vilayet ve kasabada, milli Şura’nın şubeleri açılarak, halkımızdan her türlü yardım görecektir,” maddesine yakın bir düzenlemedir.

Yukarıda karşılaştırdığımız iki metinden ilkinde, 1918 anayasa metninde yer alan 3,4, 6,7,8,9,15,16 ve 18. Maddelerin, 27 Mart 1919 tarihli belgenin içerisinde yer alan 1 Aralık 1918 tarihli Şura kararlarında karşılığının olmadığı, esasen bu maddelerin -3 ve 4 hariç- anayasalarda yer alması gereken düzenlemeler olmadığını belirtmek isterim.

Bütün bu belgeler ve metinler dikkate alındığı takdirde, Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyetinin anayasalaşma sürecini doğru bir yere oturtmak mümkündür. Bunlar olmaksızın, mevcut anayasa metninin tek başına ele alınması eksik kalacaktır. Dikkat edilirse, 1918 tarihli anayasa metninde olmayan, zikredilmeyen birçok husus, yukarıda aktardığımız diğer metinlerde yer almaktadır. Bunlardan en önemlisinin, en küçük birimden, en büyük birime kadar toplumun; diğer bir deyişle köylerden kente kadar bütün toplum birimlerinin çok özel bir özyönetim modeli kurması; yani şuralar biçiminde örgütlenmiş olması gerçeğidir. Doğrudan demokrasinin çok önemli bir modeli olabilecek bu tarihsel deney sayesindedir ki toplumsal yapılardaki iç ve dış ilişkileri sağlamayı, kendini idare etmeyi amaçlayan bu örgütlenme modeli, siyasal bir modele dönüşmüş; Halk hükümetini kurmuş, Osmanlının güneybatı Kafkasya’ya müdahalesi üzerine bu hükümet yıkılmış, dağıtılmış, şuralar –belki de – işlevsiz hale getirilmiştir. Ne var ki altı ay kadar sonra: yani Mondros ateşkes antlaşmasını müteakiben, Osmanlının geri çekilmesinden sonra, yeniden ve hızla toparlanarak, Güneybatı Kafkas Demokratik cumhuriyetinin kurulabilmesinin maddi temellerini de yine bu yapı oluşturmuştur.

Özetlemek gerekirse; Kars Şuralarının ilk dönemlerde,  siyasal bilinç taşıma,  miras,  vergi alma gibi fonksiyonları üstlenmelerinin yanında, Mayıs 1918- Nisan 1919 tarihleri arasında, önce özerk yönetim fonksiyonlarının üstlenildiği, Kars- Ardahan Halk Hükümetleri döneminde, özellikle Şubat 1918 den sonra olmak üzere yönetimsel – devletsel fonksiyonları üstlendiği;  Aralık 1918 den itibaren yeniden siyasal yaşama aktif müdahale ederek devlet fonksiyonlarını üstlendiği yürüttüğü ve meclise devrettiği, ama varlığını da sürdürdüğünü görmekteyiz. 

 

Parlamentoda Cumhuriyetin İlanının Kabul Edilişi

 

GBKDC’nin parlamentosunun 27 Mart 1919 tarihli oturumunda Milli Şura’nın cumhuriyeti ilan eden 1 Aralık 1918 tarihli kararnamesi aynen kabul edilmiş ve onaylanmıştır.

“Kadın ve erkek yurttaşların katılımıyla tek dereceli eşit gizli ve nispi seçim sistemi esaslarına göre seçilmiş olan meclis, 27 Marttaki oturumunda 2 milyon nüfuslu güneybatı Kafkas bölgesinin milli şurası tarafından 1 Aralık 1918 tarihinde ilan edilen Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasına ilişkin iş bu kararnameyi bütünüyle kabul eder ve onaylar. Milli İslam şurası toplantı protokolü 1. Aralık 1918. Kars. Kararname"

Büyük Rus devrimi o zaman kadar varlığını sürdüren monarşi düzenine son verdi. Böylelikle kendi başına kalan Kafkas'ın güneybatı kısmı kendi kaderini tayin etme işini üzerine almak zorunda kaldı ve Ekim 1917 de Rusya’da kurulan ikinci Geçici Hükümetin Rusya’daki büyüklü küçüklü bütün milletler için çıkardığı kendi kaderlerini kendi tayin etmeleri kararı uyarınca gerekli hükümet organlarını kurdu. Söz konusu karara dayanarak Karsve Batum vilayetlerinin Ahılkelek, Ahıska, Şerür, Nahcıvan, sürmeli kazaları ve Erivan’ın güneybatı kısmı yurttaşlarınca seçilen bizler, halkın temsilcileri, işgalinde bulunan topraklarımızdan Osmanlı ordu birliklerinin çekilmesiyle (e.K.) birlikte Güney Kafkas'ın Kars ve Batum vilayetlerini, Ahıska Ahılkelek Şerur, Nahcivan, Sürmeli kazalarını ve Erivan kazasının güneybatı kısmını içine alan sahada güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğunu bütün dünyanın önünde ilan ediyoruz. Bu münasebetle milli şura şimdi herkesin huzurunda şu kararları almıştır.

1.Güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti bütün devletlerle ve özellikle yeni kurulmuş olan komşu Kafkas cumhuriyetleriyle iyi komşuluk ilişkileri kurmaya gayret edecektir.

2. milletlerarası bir çatışma vukuu bulduğu takdirde güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti çıkarlarına dokunulmadığı sürece tarafsızlığını koruyacaktır.

3.güneybatı Kafkas demokratik cumhuriyeti yurttaşları milliyet, din, mezhep ve sosyal durumuna bakılmaksızın cumhuriyet sınırları içinde gerek yurttaşlık gerekse siyasi haklardan eşit şekilde yararlanacaklardır.

Açıklama: Ermeni ve Müslümanlar arasındaki karşılıklı ilişkilerin gerginleşmesi sebebiyle, dehşetini hala üzerimizden atamadığımız kanlı çatışmaların yenilerine yol açmaması için Paris’te yapılacak olan genel barış konferansında bu sorun çözülünceye kadar Milli Şura, Ermenilerin Kars vilayetine, Şerur, Nahcivan ve Sürmeli kazalarına, Erivan kazasının güneydoğu kesimlerine yerleşmelerin geçici bir süre yasaklayan bir karar almıştır. Adı geçen yerlerde Gürcistan ve Ermenistan cumhuriyeti topraklarından gelen Müslüman mültecilerle dolu olmayan bir tek köy yoktur. (Ermenistan sınırları içinde Ermenilerin işgalinde 482 Müslüman köyü Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti sınırlarında Müslümanların işgalinde 82 Ermeni köyü bulunmaktadır.)

4. Güneybatı Kafkas cumhuriyetinin kaderi bundan sonra, akraba kuzey Kafkas cumhuriyetlerinin kaderiyle birleşecektir. Müslüman Kafkas devletleri ailesinin bir üyesi olarak, birleşik bir Rusya'nın kurulması halinde, ona karşı tutumumuz Kafkas'ın diğer Müslüman milletleriyle mutabakat çerçevesinde belirlenmiş olacaktır. Barış konferansında ve İstanbul konferansında bu meseleyi Kafkas’ın Müslüman milletleri temsilcileriyle birlikte çözmek için temsilcilerimiz yetki sahibi olacak, meclis toplanıncaya kadar Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyetinin başında, mili azınlık temsilcilerinin; Rus, Rum, Molokanların da olduğu milli şura bulunacaktır ve geçici hükümet milli şura önünde sorumlu olacaktır.”[43]

1 Mart 1919 da Paris barış görüşmelerine bağımsızlığının tanınması için başvuruda bulunmuş olan yönetim, 27 Mart 1919 da “geçicilik” sıfatının kaldırılmasına karar vermiştir. Devletin adı “Cenubi Garbi Kafkas Demokratik Cumhuriyeti olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyet yönetimi şu isimlerden oluşuyordu. Cumhurbaşkanı, İbrahim Bey Cihangirov; Savunma bakanı, Hasan Bey Cihangirov; İçişleri bakanı, Ali Rıza Bey; Dışişleri bakanı, Fahrettin Bey; Maliye bakanı, Mehmet Bey Sultanov; Ulaştırma bakanı, Ahmet Bey Haciyev; Tarım bakanı, Molla Bilal (Tüccar); Adalet bakanı, Abbas Ali Bey Alibekov; Sosyal güvenlik bakanlığı, Muganlinsky (doktor); Eğitim bakanı, Andrianov; İaşe bakanı, Yusuf Yusufov.[44]

Kurulan hükümetlerdeki kimi bakanların çok fazla bir fonksiyon gösteremedikleri bilinmektedir. Bunun nedeni, işgalci Batılı devletlere kendisini kabul ettirebilmek yanında, ayrılıkçı Kafkas-ardı devletleri olan Ermenistan, Gürcistan gibi oluşumlara karşı varlığını sürdürebilmesi ve sınırlarını koruyabilmesi için ağırlığın savunma ve diplomasiye verilmiş olmasıdır. Gerçekten de çok kısa sayılabilecek bir süre içerisinde 15 bin kişilik bir ordu kurulması başarılmış; Savunma Bakanlığı bünyesinde genelkurmay oluşturulmuş, genelkurmay başkanlığına Zaparog kazak yüzbaşısı Kaziev –daha sonra Amanullah Bey? -getirilmiştir. Genelkurmaydaki örgütlenmelere yardımcı olmak üzere de dokuz Türk subayı bulunmaktaydı. Bu cümleden olmak üzere Kars garnizonu ve kalesi güçlendirilmiş, kale komutanlığına Yüzbaşı Ahmetyev ile yardımcılıklarına Ziya Bey Vaçnadze ile makineli tüfek müfreze komutanı Asteğmen Piçkurov getirilmiştir. Kars kalesinde 200 adet farklı kalibrelerde top ve 30 adet makineli tüfeği bulunan 2 piyade bölüğü ve makineli tüfek müfrezesi bulunmaktaydı. Bunun yanında ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşan 300 kişilik bir süvari gücü ile Oltu ve Kağızman’da taburlar oluşturulmuştur. Bu ulusal güçlerin karşısında ise Kars’ta İngilizlerin 1 bölük İngiliz piyadesi, 1 bölük Hintli gurka ile 2 süvari takımı ile Ardahan, Kağızman, Oltu ve Sarıkamış’ta asker ve subayları bulunmaktaydı.[45]

 

Cumhuriyetin Yıkılışı

 

Kars halkının yeniden kendi siyasal kaderini çizmesinin önünde üç ciddi engel vardı. Bunlardan ilki, Osmanlı yönetiminin Kars’a gelmesiyle Nisan 1918 öncesi kadroların önemli bir kısmı etkisiz hale getirilmiş, yok edilmiş, bu toprakları terk etmek zorunda bırakılmış olmasıydı.[46]

İkincisi, yukarıda da değindiğimiz üzere Kars aydınlarının Kuzey’le bağları kopartılmıştı. Kuzeyle; Bolşevik Rusya ile olan bağlarını Menşevik Gürcistan ve anti –Bolşevik Taşnak Ermenistan’ı kesmiş; fiziki anlamda Sovyet yönetimiyle bağları kopmuştu. Sovyet Rusya’dan fiili bir destek alabilmek oldukça zorlaşmıştı.

Üçüncüsü de Kafkasya’da Mayıs 1918 de kurulmuş bulunan devletlerden özellikle Gürcistan ve Ermenistan’ın ve Ermenistan’ı bu topraklarda yerleşik hale getirmeye çabalayan İngiliz askeri yönetiminin tutumuydu. Osmanlı ordusunun Kars’ta terk etmek zorunda kaldığı hububat ve silah stoklarını Rusya’daki iç savaşta karşı -devrimci güçlere göndermeyi planlayan İngilizler, bu konuda karşılaştıkları direnci kırmanın yollarını araştırmaya başlamışlardır. Bunun en kolay yolu da cumhuriyetin kadroları arasındaki düşünce ayrılığını derinleştirmektir. Nitekim öyle de olmuş; İngiliz yanlısı bir politika izlenmesi gerektiğini savunanlarla, İngilizlere karşı tavır geliştirenler arasında ciddi bir kamplaşma ortaya çıkmıştır. Devrimcilerin önündeki en büyük engel ve tehlike işbirlikçilerdi. Bunlar siyasal varlığın devamı için, Kars’ın Ermenistan’a ilhakından yana olan İngiliz işbirlikçileriydi ki; bu gruptan kimileri İngilizlerin yöreyi terkinden sonra Ermenistan’la iş birliği yapılmasından yana olmuşlardır. Kars bölgesinde çetecilik yapan Eyyüp Paşa[47] adlı kişi cumhuriyet hükümetine başvurarak oluşturulmakta olan askeri yapıya çetesiyle birlikte dahil olmak istediğini söylediğinde, cumhuriyet yöneticileri buna karşı çıkarak amaçlarının düzenli ordu kurmak olduğunu, çeteleri kabul edemeyeceklerini söyleyince, Eyyüp Paşa İngiliz işgal güçleriyle iş birliğine girmiş, parlamento baskını ile derdest edilerek esir alınan İngiliz karşıtı yöneticilerin listesini İngilizlere vermiştir. Bir başka işbirlikçi grup da Kars Rumları içerisinden çıkmıştır.[48]

 

Parlamento Baskını

 

12 Nisan 1919 parlamento baskınıyla İngiliz askeri yetkililerince varlığına son verilen, pek çok idari yazışmalarına ve organlarına el konularak tahrip edilen cumhuriyetin ortadan kaldırılmasından sonra, Taşnak askeri ve idari yöneticileri kente yerleştirilir. Bunu takiben Kars çevresine, ağırlıklı olarak Taşnaksutyun yanlısı olan ve Anadolu’dan kaçıp gelen göçmen Ermeni nüfusu yerleştirilir. Arkasından öncelikle muazzam silah rezervleri, sonra da hububat, Gümrü üzerinden Tiflis'e; oradan da Bolşevik Rusya’ya karşı savaşan Denikin ordularına gönderilir. Bundan hemen sonra da İngilizler 25 Nisan’da bölgeden çekilirler.

Bilindiği üzere İngilizler Cumhuriyet kurulduğu andan başlayarak, görünürde “insani nedenler” öne sürerek, Erivan’daki göçmen Ermenilerin açlıkla karşı karşıya kaldıklarını; bu nedenle Kars ve özellikle Sarıkamış'taki önemli hububat depolarındaki hububatın Gümrü’ye nakline engel olunmaması ve ayrıca Osmanlı ordusunun Kars’a girmesi üzerine, bölgeden ayrılmak zorunda kalan insanların yeniden Kars bölgesine dönmesine izin verilmesini istemektedirler.  Gerçekten de İngilizlerin iddia ettiği gibi “insani” bir gerekçe mi vardır bu talebin arkasında? İngilizler tarafından “insani neden”, diye öne sürülen, Kars’tan kaçan Ermenilerin geri dönüşüne izin verilmesi talebi gerçekleri örtmek asıl amacı hayata geçirmek için öne sürülen   gerçekçi olmayan bir bahane olmaktan öteye gitmemiştir.

Cumhuriyet yönetimi bu talebe karşı çıkmıştır. Çünkü bu bölgeden Ermenistan’a göçmüş olan 84 Ermeni köyüne karşılık, 482 Müslüman köyün ahalisi de Gürcistan ve Ermenistan’dan Kars’a göç etmiştir. Kars ciddi bir mülteci sorunuyla karşı karşıyadır. Cumhuriyet topraklarına geçen bu insanları Ermenistan’a veya Osmanlı topraklarına göndermeksizin, Ermenistan'dan Kars’a dönmesine izin verilmesi istenen Anadolu göçmeni Ermenilerini Kars’ta iskân etmek mümkün değildir. Buna rağmen Osmanlı ordusunun kente girmesi üzerine Kars’ı terk eden yerli Ermenilerin dönüşü meselesine ılımlı yaklaşan cumhuriyet yönetimi, Karslı yerli Ermeni halkın Kars’a göçmesine izin verdiklerini İngiliz yetkililerine iletmişlerdir. Ki aslında Kars’ın yerli Ermeni ahalisinin Kars’a dönebilmeleri istemine daha Yakup Şevki Paşa zamanında olumlu yanıt verilmiştir. Ancak Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti yönetimi, bu hususu kendilerine ileten İngiliz yetkililere, bu teklifi kabul etmelerinin Kars cumhuriyet yönetiminin varlığını kabul etmeleri anlamına geleceğini belirterek öneriyi geri çevirmiş, Kars Ermenilerinin geriye göçüne izin vermemiştir.

“…. İngilizlerin önerisiyle, adı geçen cumhuriyetin hükümeti, Kars Ermeni mültecilerinin kendi yerlerine dönmesine razı oldu, ama Ermenistan hükümeti, mültecilerin yerlerine dönmesine izin verilmesi halinde, bunun Kars hükümeti egemenliğinin tanınması anlamına geleceğini, dolayısıyla bunun kabul edilemeyeceğini bildirerek Ermeni mültecilerin yerlerine dönmesine müsaade etmedi.”[49]

İngiliz askeri güçlerinin diğer talebi ise, Cumhuriyet yönetiminin elinde bulunan gıda maddelerinin ve silahların kendilerine teslimidir.

Osmanlıların geri çekilmesinden sonra cumhuriyet kurulur kurulmaz ilk iş olarak Kars’ta kalan silahlar, gıda stokları ve özellikle demiryolu üzerinde denetim sağlayan Kars cumhuriyet yöneticileri, İngilizlerin insani(?) gerekçelerle talep ettiği, aslında Rusya’yı güneyden vurmaya çalışan Denikin ordusuna göndermek için istediği malzemeleri, lojistik desteği vermemekte direnmiş, bu direnmenin bedelini de Cumhuriyet’in varlığıyla ödemişlerdir. Cumhuriyet aydınlarının Ocak 1919’dan Nisan 1919'a değin dört ay gibi bir süre karşı- devrim güçlerinin silah ve gıda ihtiyacını karşılamayı reddettikleri açıktır. Buradaki gıda maddelerinin aslında Ermeni halkına değil de Denikin ordularına gönderildiği gerçeğini görmek gerekli ve zorunludur.  Bütün bu açılardan bakıldığında, Kars cumhuriyet yöneticilerinin varlıklarına son verileceğini bile bile İngiliz emperyalizmine kafa tutmalarının tarihsel önemi oldukça büyük ve gerek silahların gerekse lojistik malzemenin gönderilmesinin engellenmesi, geciktirilmesi, küçümsenemeyecek bir tarihsel öneme sahiptir.

 



 

[1]1853-56 ve 1877-78 Rus-Türk savaşlarında, 1894-96 yıllarında ve I. Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin Güneybatı' Kafkasya’nın bu bölgelerine girdiğini kabul etmek zorunda kalıyorlar

[2]Socio-economic and military-political status of the Southwestern Caucasus on the eve of collaps of the Russian empire. A.Hajiyev. THE JOURNAL OF REGIONAL HISTORY 2017 • Vol. 1 • No. 4    Sf.4

[3]agy, p. 324

[4]Burada un değirmeni değil, ürünlerin Kabuğunu taneden ayırmaya yarayan değirmenler kastedilmektedir.

[5]Socio-economic and …” 28 The Caucasian Calendar for 1917. Department of Statistics. Tiflis, 1916, pp. 312–313, 316–317, 320–321akt.Hacıyev.

[6] İ.ORTAYLI Tarih Enstitüsü Dergisi sayı IX yıl 1978 Sf.361

[7]A.N.Hajiyev (HACIYEV)Socio-economic and military-political status of the Southwestern Caucasus on the eve of collaps of the Russian empire..

[8] Akt.G.Kobro Das Gebiet Von Kars Und Ardahan. München-1989. 196-197

[9]Bilinen okullardan biri de, Aleksandrovskoe Ucilisse  adlı okuldur.

[10]The Caucasian Calendar for 1917. Department of Statistics. Tiflis, 1916, pp. 272–273. 26 Ibid., p. 310. 27 Ibid., p. 304(akt. Hacıyev)

[11]Yeniden paylaşım

[12]E.k.” Güneybatı Kafkasya da toprak mülkiyeti rejimi sf 59

[13]Bkz. Age.

[14]İLBER ORTAYLI Tarih Enstitüsü Dergisi :  sayı IX yıl 1978  sf.354

[15]H.Uran. a.g.e. sf. 96 -97

[16]Prof.Dr Aydın Nazım HACIYEV Arhangelsk Kuzey Enstitüsü   Rektör Yardımcısı, Tarih Bilimleri Doktoru. Rusya

[17]Bu tarih konusundaki saptamaya katılmamaktayım. Çünkü bilindiği üzere Nisan 1918 de Osmanlı ordusunun Kars’a girdiğinde Kars’ta şuralar tarafından dönüşümlü olarak yönetilen bir hükümet bulunmaktadır.

[18] Kafkas-ardı

[19] A.Hacıyev. Qars ve Araz-Türk Respublikalarının Tarihinden.sf.7 Azerbaycan devlet neşriyatı baku-1994

[20]Qars ve Araz-Türk. Sf.28

[21]C. E. Arslanoğlu. “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkata-i Milliyesi” sf. 176-179, A.E. Gökdemir Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti sf.119-121

[22]H.Ağayev (Bakü  geçici Müslüman toplumsal örgütlenmeler  komitesi  temsilcisi  Azerbaycan cumhuriyetinin  bağımsızlığını okuyan  milli şura sekreteri  Doktor Hasan Bey Agayev’dir. (E.K.)

[23]Terekkale ve Andi kurultayları1917 sf.35

[24]N. DEVLET. “1917 Ekim İhtilali ve Türk –Tatar Millet Meclisi.” sf 99

[25]Rusya Müslümanları kurultayında Rusya’nın her yanından gelen 112 kadın delege bulunmaktadır. Bu toplantıya katılan Hayrünisa Ahundova’nın Mirza Esadullayev’le birlikte Kars’ı temsil etmiş olması muhtemeldir.  

[26] Azerbaycan demokratik Cumhuriyetinin kurucularından, gazeteci, Bakü iyi niyet elçisi

[27]F. Erdoğan a.g.e sf. 130

[28]Türk Ellerinde hatıralarım.A.ge. sf 131

[29]Bıyıklıoğlu a.g.e sf. 167

[30]H.ERTÜRK. “İki devrin perde Arkası” sf.197-198.Ancak cumhuriyete ilişkin belgelerde, “Dâhiliye Nezaretine Filibeli Hilmi ve  vekiller heyetine Fuad Sabit, Başkumandanlığa da miralay Halid beyin” seçildiğine ilişkin söylediklerini kanıtlayabilecek  hiçbir veri yoktur. 

[31]K İLGÜN. Toplum Kalkınmasında Örnek Lider. sf.558-561

[32]a.g.e. sf. 109

[33]F.ERDOĞAN. Türk Ellerinden Hatıralarım sf.181

[34]Akt. KIRZIOĞLU Kars ve Çev. Erm. Mez.  Sf. 69-72

[35]Rusya Toplumsal-Siyasal tarih devlet arşivi,fon 544 liste 13,dosya 20 yaprak 2. Bkz..Kızıl Kitap sf.25-26.  Bkz. - Rusça metin (M.Perinçek Arşivi)

[36]“1.11.1918 tarihinde Bardız’ı temsilen ben ve ölü Abdullah oğlu Kurban Göreşken köyünden, Lüsünk köyünden Hamit oğlu Rıfat ki halen Sarıkamış’ın Yağbasan köyünde sağdır. Zakim köyünden Mehmet oğlu Hasan, Zek köyünden Keleş oğlu Şükrü ile ben ismen Kars’a birlikte nahiye ve bölgemizi temsilen ve ismen istendik. Doğu bölgelerinden bizim gibi katılan delegelerle merkezi Kars olmak üzere Şurayı Devlet Kurduk.

Bu şurayı hükümeti öğretim ve eğitim görerek 1919 haziran ayına kadar Bardız’da savunma ile meşgul olduk.

Bu eğitim işini 19.6.1919 a kadar sürdürdük. Bu tarihten sonra şura üyelerini İngilizler toplayıp Malta adasına götürdüler.”

[37]K. ŞENOCAK. Gazilerin Gazisi. Sf.79

[38]KLYUKİN a.g.e. sf. 66

[39]Bkz. Anayasa madde 6 .

[40] Burada Tanör’ün aktardığı metne bir kez daha değinmek istiyorum.   “Eldeki metinler arasında birtakım farklılıklar vardır. Aşağıdaki versiyon/ F. Kırzıoğlu tarafından "orijinal nüshadan alındığı belirtilen metindir.” Diyor ve ekliyor;Cenubigarbî Kafkas Hükümeti Esas Teşkilâtı, 17/18.1.1335 (1919)'te Kars'ta içtimâ eden Meclis-i Millînin kararı ile aşağıda münderic 18 Maddelik Kanun ile kabul edilmiştir…”Dikkat edileceği üzere, Kırzıoğlu tarafından metne bu kez de,”  17-18 1.1335 te Kars’ta içtima eden meclisi millinin kararı ile…” sözcüğü eklenmiştir.  Yani Kırzıoğlu işi biraz daha ileri boyutlara taşımış, bu kez de yukarıda da değindiğim gibi asla orijinal olmayan metne ekleme yapma ihtiyacı duymuştur. Açıkça söylüyorum; ekte orijinalini gördüğünüz, anayasa metninde böyle bir tarih yoktur. Tam tersine, anayasa metninde 1335 (1919) değil 1334 (1918)  tarihi yer almaktadır ki, bu da benim tezimi doğrulamaktadır,

17/18 1.1335 yani 17-18 ocak1919’ da yukarıya metnini aktardığım, (dip not 12) Kars Milli Şurasının toplantısı yapılmıştır. Kırzıoğlu bu tarihi(Tunaya,Erdoğan, Jeackhe), anayasanın da yapıldığı tarih olarak göstermiştir.

[41]Bkz. Ekler ,  Krasnaya Kniga F.544. L.13. D.20. Y.2

[42]Çünkü daha önce de değindiğim gibi, henüz daha, anayasa metninin orijinaline rastlanmış değildir. F.Erdoğan anılarını ilk kez 1954 de yayınlamıştır. İbrahim aydın(Cihangirzade)nin TİTE ye teslim ettiği belgeler birlikte değerlendirildiğinde de anayasa metninin ve diğer belgelerin 1930 lu yıllarda kaleme alındığı anlaşılmaktadır.

[43]Rusya Toplumsal-Siyasal tarih devlet arşivi, fon 544 liste 13, dosya 20 yaprak 2. Kızıl Kitap sf.25-26.  Bkz. - Rusça metin (M.Perinçek Arşivi)

[44]A.Hacıyev. Qars-Araz… sf. 25 İsimler kaynakta yazıldığı biçimde aktarılmaktadır.

[45] A.Hacıyev.Qars-Araz…sf.25

[46] Muhtemeldir ki Tiflis Kars Kaçkınları Hemşeri Derneği bu dönemde Kars’ ı terk zorunda kalan aydınlardan oluşmaktaydı.

[47] “Paşa” lakap olarak alınmıştır. Askeri bir unvana karşılık gelmemektedir.

[48]Ayrıntılı bilgi için. E. KARAGÖZ. “Güneybatı Kafkasya Kars Rumları.”

[49]Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi fon 544 liste 13 dosya 20,yaprak 26-27 de kayıtlı belge, akt. Kızıl Kitap sf.55

 

Bibliography

 

A. E. GÖKDEMİR. “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti.” Atatürk Araş. Merk.1998

A. N. HAJİYEV (HACIYEV).  Socio-Economic And Military-Political Status Of The Southwestern Caucasus On The Eve Of Collaps Of The Russian Empire.. The Journal Of Regıonal Hıstory 2017 • Vol. 1 • No. 4   

A. N. HACIYEV “из истоpии овpaзовaниЯ и пAдвния юго-3АпАдноў кАвкАзской (Kapской) двмокгкгичвской Рвспувлики. Elm.  1992-Bakû

A. N. HAJIYEV (HACIYEV). Qars Ve Araz-Türk Respublikalarının Tarihinden. Azerbaycan Devlet Neşriyatı. Baku-1994

C-E. ARSLANOĞLU. “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkata-i Milliyesi” Azerbaycan Kültür Derneği Yay. Yenigün Matbaası- Ankara 

E. KARAGÖZ. “Güneybatı Kafkasya Kars Rumları.” Babıali Kültür Yayıncılık. 2016 İstanbul

E. KARAGÖZ.  “Güneybatı Kafkasya’da Toprak Mülkiyeti Rejimi”.  AsyaŞafak Yay. 2015-İstanbul

E.V. KLYUKİN. “Ygo Zapadnaya Kavkazckaya Respublika”2004-Sen petersburg

F. ERDOĞAN. “Türk Ellerinde Hatıralarım” Yeni Matbaa -1954

G. KOBRO.   “Das Gebiet Von Kars Und Ardahan”. München-1989.

H. ERTÜRK. “İki Devrin Perde Arkası” Sebil Yay.1996

H. URAN. “Hatıralarım” Ankara -1959B.TANÖR “Türkiye’de Kongre İktidarları. Yapı Kredi Yayınları. 1998

İLBER ORTAYLI. Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars. Tarih Enstitüsü Dergisi: Sayı Ix Yıl 1978 Ayrı Basım. Edebiyat Fakültesi Matbaası.

KERAMETTİN ŞENOCAK. Gazilerin Gazisi.2008 Emre basımevi.

Kızıl Kitap.  Kaynak yayınları 2006

K. İLGÜN.  “Toplum kalkınmasında Örnek Lider Hüseyin Köycü “ 2005-İstanbul

M. PERİNÇEK Arşivi.

Rusya Toplumsal-Siyasal tarih devlet arşivi,

S. YERASİMOS. Türk- Sovyet İlişkileri. Gözlem Yayınları.

Terekkale ve Andi Kurultayları1917. Apra yayıncılık 2015

T. BIYIKLIOĞLU. “Türk İstiklal Harbi I Mondros mütarekesi ve tatbikatı” Ankara 1962 M.S.B. Gnkur. Bşk. Harb Tarihi Dairesi Resmi Yayınları. Seri No.: 1

The Caucasian Calendar For 1917. Department Of Statistics. Tiflis, 1916,

https://cyberleninka.ru/article/v/socio-economic-and-military-political-status-of-the-southwestern-caucasus-on-the-eve-of-collapse-of-the-russian-empire

 

 

Malta sürgünleri 1: Soldan birinci, Aziz cihangirof, en sağ arkada Kars valisi Mehmet Bey. Diğerleri Osmanlı aydınları

 

 

Malta sürgünleri 2: Ön: Soldan Sağa İbrahim Cihangirof, Tevhüddin mamilof (Mamliyev). Stephan Vafiadis, Simon Raçinski.

Arka: Soldan sağa, Aziz Cihangirof, belirlenemedi, Mehmet Mey, Pavli Camuşev (Camuşof)

 

 

Belge 7 Bayan Elena Arlova’nın isimin yer aldığı hükümet listesi

 

 

 


 

*Erkan Karagöz - Araştırmacı-Yazar e-mail: erkankaragoz1@gmail.com

 

 

 

 

© 2010, IJORS - INTERNATIONAL JOURNAL OF RUSSIAN STUDIES