ISSN: 2158-7051 ==================== INTERNATIONAL JOURNAL OF RUSSIAN STUDIES ==================== ISSUE NO. 4 ( 2015/1 ) |
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’DE RUSÇA ÖĞRENİMİNİN TARİHİ TEMELLERİ VE EĞİTİM İLİŞKİLERİ
HASAN KARACAN
Summary
The Russian language first appears in the Ottoman period life in the
history of Turkey. Education in the Russian language first appeared in the
madrasas, and later in the military institutions, and then in the fields of
medicine, law and commerce. Before the proclamation of the Republic, the Russian
language had been taught in official state institutions; after the declaration
of the Republic (1923), the first Department of Russian Language and Literature
was established in the Faculty of Language, History and Geography in 1936 by
Mustafa Kemal Atatürk. Educational relations between the Republic of Turkey and
the Soviet Union contributed greatly to the study of the Russian language. The
evolving relationship between Turkey and Russia the last quarter of the 20th
century led to the opening of departments of Russian Language and Literature in
many universities, and Russian has been taught in schools that are part of the
national education system since 2005.
Key Words: Russian
Language, Turkey, Russian in Ottoman State, Russian Literature, Russian
Departments, Russian in Turkey, Relation Of Turkey and Russia, Russian
Education.
Avrasya’da konuşulan ve Slav dilleri arasında en yaygın olan Rusça bir Hint-Avrupa dilidir. 20. yüzyılın politik olarak önemli
dili olan Rusça aynı zamanda da Birleşmiş Milletler’in resmi dilidir. Türkiye'de
Rusça öğrenimini tarihsel süzgeçten geçirdiğimizde bunun iki ülke arasındaki
eğitim ilişkileri ile birebir örtüştüğü görülecektir. Bugün Türkiye’de Rus dili
çok önemli bir yer tutmaktadır. Bunun başlıca sebepleri arasında iki ülke
arasındaki olumlu ilişkilerin her alanda ( ekonomi, kültür, turizm, eğitim,
askeri v.b.) gelişmesini gösterebiliriz. Cumhuriyet öncesi, yani Osmanlı
döneminde 1669’dan 1820 yılına kadar dış ilişkilerde genelde çevirmenlerden
yararlanılmıştır. Bu çevirmenler genelde İstanbul - Fenerli Rumlardan
oluşmuştur.[1]
Rusçanın
Türkiye’deki güncel durumuna geçmeden önce tarihi seyrini bilmekte yarar
vardır. Rusçanın ilk olarak 18. yüzyılda bazı medreselerde öğretildiği
görülmektedir. Osmanlı döneminde pek çok medrese çeşidi olduğu ve diğer farklı
dillerin yanında Rusçanın sadece İptida-i
Dahil medreseleri ile Sahn**
medreselerinde ders olarak okutulduğu anlaşılmaktadır.[2] Ancak nasıl, neden ve hangi amaçla yer
aldığı belirtilmemektedir.
Rusya’nın, özellikle Çar I. Petro’nun gerçekleştirdiği reformlardan sonra
18. ve 19. yüzyıllarda hızla gelişmesi ve Osmanlı’nın üç cephede sınır komşusu
olması, ayrıca Rusçanın askeri alanda öneminin giderek artmasından dolayı,
Rusça öğretimi 1882 yılında resmi olarak önce askeri kurum olan Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane’de 3
yıl süren eğitim süresince her yıl öğretilmesi planlanarak başlanmıştır. Rus
dili, diğer farklı dillerle beraber 1888’e kadar kesintisiz her yıl birinci
sınıftan üçüncü sınıfın sonuna kadar öğretilmiştir.[3] Böylelikle Rusça, Cumhuriyet dönemi
öncesinde resmi olarak ilk defa askeri okullar aracılığıyla kabul edilmiş
olduğu görülmektedir. Bu tarihlerden önce Rusya ile ilişkiler hiç olmamış mıdır,
ya da iki ülke arasındaki haberleşmeler gerçekleşmemiş midir, gerçekleşmişse bu
nasıl olmuştur şeklinde sorular aklı meşgul edebilir. Bu tarihlerden önce, iki
ülke arasındaki iletişimi Osmanlı Devleti bünyesinde yaşayan fenerli Rumlar
sağlardı. Tercüme işlerini yapan memurlar tamamen Rumlar, Ermeniler ve
Musevilerden oluşmakta idi. Osmanlı Rusya arasındaki tercüme işlerine bakan
Rumlar zamanla tercüme işlerinde kasti olarak yanlışlıklar yapmaları üzerine
Rusça öğretimi okullara girmiştir. Meşrutiyetin ilanından (1908) sonra Harbiye
Mektebi’nde (Piyade ve Süvari Harbiyesi) ders programlarında değişiklikler
yapılarak I., II. ve III. sınıflarda Rusça öğretilmiştir. Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane bünyesinde askeri bilgi ve
düşünceleri geliştirmek ve farklı dil öğretme amacıyla 6 Kasım 1909 Yıldız
Sarayı’nda açılan Erkan-ı Harbiye
mekteplerinde I., II. ve III. sınıflarda Rusça öğretilmiştir.[4]
Cumhuriyetin ilanından sonra, 1927 ile 1929 yılları arasında subayların
farklı dil bilgilerini artırmak suretiyle farklı eserlerden faydalanmaları için
Yeni Harp Okulu’na bağlı olarak Rusça ve diğer farklı diller (İngilizce,
Fransızca, Rumca, Romence, Bulgarca ve Farsça) öğretilmiştir.[5] Sadece iki yıl süren bu çalışmaya
daha sonra 2 Ekim 1948 tarihinde İstanbul Harp okulunda eğitim müfredatı
yenilenmiş ve üç yıl süren eğitimin her yılında Rusça müfredatta yer alarak
öğretilmeye başlanmıştır.[6] Rusça, bir süre askeri eğitim
kurumlarının çeşitli kademelerinde öğretildikten sonra, 1962 yılından
başlayarak Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda İngilizce, Almanca, Fransızcayla
birlikte aralıksız olarak okutulmaktadır.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde yürütülen lisan okulu
komutanlığında sistematik olarak 1989 yılından itibaren Rusça dersleri
verilmeye başlanmış olup, hâlihazırda 2011-2012 eğitim öğretim döneminde
sürdürülmektedir. Burada öğretilen Rusça derslerinde Zlatoust Moskova
yayınevince basılan “Doroga v Rossiyu”
(Rusya’ya Diden Yol) serisi kitaplar
okutulduğu, ayrıca yardımcı ders dokümanı olarak “Russkiy yazık v illustrastsiyah”
(Resimlerle Rusça) adlı kitap kullanıldığı, sözlük olarak “Ojegov” Rusça-Rusça
Sözlüğü kullanıldığı tespit edilmiştir.[7]
1953’te Erkânı Harbiye-i Umumiye Riyaseti Teknik
Talimnamesince Askeri kurumlarda Rusça öğrenimine yardımcı olmak amacıyla
Türkçe-Rusça ve Rusça-Türkçe Askerî Terimler Sözlüğü yayımlanmıştır.[8]
II. Meşrutiyet döneminde İstanbul Üniversitesi’nde Rusça kursları
açılmıştır. Darül Fünun’un 21 Nisan
1912 tarihli nizamnamesinde, Edebiyat Fakültesi’nde Fransızca, Almanca,
İngilizcenin yanı sıra Rusça da yer almaktadır.[9] Ayrıca, 1915-16 öğretim yılından
itibaren Edebiyat Fakültesi’nde farklı dil eğitimi yapılan bölüm içinde
Fransızca, İngilizce, Almancayla birlikte Rusça da bulunmaktadır.[10] Fakat bu öğretimin ne kadar sürdüğü
konusunda kesin bir bilgiye ulaşılmamıştır.
Türkiye’de Rus dili ve edebiyatı konusunda akademik çalışmaların
yapılabilmesi için bir anabilim dalı kurulması gerekmiştir. Mustafa Kemal
Atatürk’ün isteğiyle 1935 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin
kurulmasına karar verilmiş, Fakülte 9 Ocak 1936’da Atatürk’ün katıldığı sade
bir törenle açılmıştır. 1936 yılında açılan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin
açılış konuşmasında Maarif (Milli Eğitim) Bakanı Saffet Arıkan Türk dilinin
diğer dillerle karşılaştırmalar yapmak, farklı kültürleri tanımak ve farklı
diller öğrenmek amacıyla Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Türkoloji, Sümer, Akat,
Eti, Çince, Sanskritçe, Grekçe, Latince, Almanca, Fransızca, İngilizce, Macarca
ve Rus dillerinin öğretilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu nedenle bu dillerin
isimleri altında kürsüler kurulmuştur.[11]
Rus Dili ve Edebiyatı 1946-47 öğretim yılına kadar kürsü olarak, 1961-62
yılında bölüm olarak, 1970-71 tekrar kürsü olarak yer almaktadır. Aynı zamanda
1970-71 öğretim yılında kurulan Batı Dilleri ve Edebiyatları Araştırmaları
enstitüsünde Rus Dili ve Edebiyatı kürsüsü yer almaktadır.[12]
1955 öğretim yılında Rus Dili ve Edebiyatı Kürsüsünde okutulan dersler
şunlardır: Rus Dili ve Edebiyatı esas dersleri yanında A grubu yardımcı
dersler: Almanca, Fransızca, İngilizce ve Rus Dili ve Edebiyatı Kürsüsünde
okutulan dersler şunlardır: Rus Dili ve Edebiyatı ana dersleri yanında A grubu
yardımcı dersler: Almanca, Fransızca, İngilizce ve Yunanca; B grubu yardımcı
dersler: Türkiye Türkçesi ve Grameri, Yeni Türk Edebiyatı, Genel Dilbilim,
Tarih kürsülerinden birinin dersi yer almaktadır.[13]
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Doktora eğitimi 1940 yılında, Yüksek
Lisans eğitimi ise 1971-72 öğretim yılında başlamıştır.[14] Doktora ve Yüksek Lisans derslerinin
verilmesi sonucu bugün birçok farklı üniversitelerde açılan Rus dili ve
Edebiyatı bölümleri, anabilim dalları ve sosyal bilimler enstitülerinde açılan
lisansüstü eğitimler olmuştur. Bunun yegâne sebebi Dil ve Tarih-Coğrafya
fakültesinde bulunan Rus dili ve edebiyatı bölümü olmuştur.
1986 yılında Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı 9 anabilim dalından biri olup Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümüne bağlıdır. Bunun yanında ilk Batı Dilleri ve Edebiyatları Araştırmaları Dergisi 1964 yılında kurulmuştur.[15] Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda, kuruluş yıllarında ve hemen bunu izleyen dönemde değerli bilim adamları Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat, Prof. Dr. Hasan Eren görev almışlardır.[16]
Cumhuriyet dönemi Türkiye’si
ile Sovyet Rusya’sı arasında yapılan ilk eğitim ilişkileri bugünkü ilişkilerin
temelinde çok önemli bir yere sahiptir. Günümüz eğitim ilişkilerine
baktığımızda geçmişle karşılaştırılmayacak kadar ileri düzeylerde devam etmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk döneminde Sovyet Rusya ile iyi ilişkiler bugünkü ileri
ilişkilere çok özel bir zemin olmuştur.
1990’da
Rusya’daki değişim sonrasında iki ülke arasında ilişkiler gelişmiş, Türkiye’de
Rus edebiyatından sonra Rus diline karşı da büyük bir ilgi uyanmış, özellikle üniversitelerde
Rus dili ve edebiyatı bölümleri, anabilim dalları ile Lisansüstü programlar açılmıştır:
1990 yılında İstanbul Üniversitesi, 1992 yılında Selçuk Üniversitesi, 1993
yılında Erciyes Üniversitesi, 1995 yılında Gazi Üniversitesi, 1996 yılında
Fatih Üniversitesi. Okan Üniversitesi’nde ise 2004 yılında Rusça
Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı açılmıştır. 2004'ten 2011'e kadar ise Türkiye’deki
devlet ve vakıf üniversitelerinde birçok Rus Dili ve Edebiyatı bölüm veya anabilim
dalı olarak açılmıştır. Bunun yanında birçok üniversitede ise Rusça
Mütercim-Tercümanlık bölümleri de açılmıştır. Ayrıca Rusça, Türkiye'de çok
sayıdaki üniversitede yardımcı farklı dil olarak okutulmaktadır.
Türkiye Milli Eğitim Okullarında Rusçanın Durumu
Rusça, 2005-2006 öğretim yılından itibaren ilk kez meslek liselerinde zorunlu ders olmuştur. Bununla ilgili yıllık planlar yapılmıştır.
Bugün Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde açılan Otelcilik ve
Turizm Meslek Liselerinde Rusça dersi 2005-2006 eğitim ve öğretim yılında ilk
defa verilmeye başlanmıştır. Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri 2010-2011 yılı
itibariyle Türkiye'de bu tür okulların sayısı 116 olup toplamda 32.159
öğrenciye sahiptir. 2009-2010 eğitim ve öğretim yılında mezun öğrenci sayısı
5.200'dür. Bakanlığa bağlı Meslek
Liseleri içerisinde uygulamalı eğitime en fazla ağırlık verilen okullar
Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleridir. Bu okulda öğrenim gören öğrenciler,
sektörün özelliği doğrultusunda; her yıl turizm bakımından hareketsiz olan
Ekim-Mart Ayları arasındaki altı aylık sürede okulda eğitim görürlerken; turizm
mevsimi ile birlikte, Nisan-Eylül Ayları arasındaki ikinci altı aylık dönemde
turizm işletmelerinde uygulamalı eğitim görmektedirler. Bu model, Türkiye’nin yanı sıra, turizm
potansiyeli bulunan diğer ülkeler için de örnek alınabilecek bir eğitim
sistemini kapsamaktadır. [17]
Kamu sektörüne bağlı okullar Anadolu Otelcilik
ve Turizm Meslek Okulları ile Mesleki Eğitim Teknik Merkezlerinden
oluşmaktadır. Rusça dersi bu okullardan bazılarında birinci farklı olarak
zorunlu öğretilmekte, bazı okullarda ise İngilizceden sonra ikinci farklı dil
olarak zorunlu öğretilmektedir. Bu okullarda verilen Rusça eğitimi programı
Talim ve Terbiye Kurulunda etraflıca hazırlanmış ve 9. sınıftan 12. sınıfa
kadar yıllık program şeklinde hazırlanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, Ticaret ve Turizm Öğretimi
Genel Müdürlüğünün 2011 İstatistik verilerine göre 14 okulumuzda toplam 34
Rusça öğretmeni görev yapmaktadır.
Sonuç
Rus dili Türkiye’de en çok öğrenilen diller
arasında yerini almıştır. Türkiye ve Rusya arasında yakın ilişkilerin olması
gelecekte Rus dilini daha da önemli hale getirecektir. Ayrıca bu çalışmayla
yapılan tespitlerde Üniversitelerde öğretim elemanlarının yeterli olduğu, Milli
Eğitim okullarında öğretmen sayısının yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Türkiye’ye gelen turist sayısı dikkate alındığında, Orta öğretimdeki öğretmen
sayısının yeterli olmadığı aşikârdır.
*Bu makale “Türkiye’de Rusça Eğitiminin
Yeri ve Önemi” adlı Doktora tezimden yararlanılmıştır. Ayrıca bu makalenin
Rusçası “Russkiy Yazik Za Rubejom” adlı derginin 2013 yılının 1. Sayısında
yayımlanmıştır.
[1]Demircan, Ömer, “Yabancı Dil Öğretim
Yöntemleri”, İstanbul, s.17, 1990
**Sahn: Orta,
düz yer, geniş saha anlamına gelir.
[2]Ergin, Osman, “Türkiye Maarif
Tarihi”, 1. Cilt, İstanbul, Osmanbey Matbaası, s. 114, 1939
[3]Güler, Ali, Akgül, Suat, “Türk Tarihinde Harbiye”, Ankara, Kara
Harp okulu Basımevi, s. 46-55, 1999.
[4]Güler, Ali, Akgül, Suat, “Türk
Tarihinde Harbiye”, Ankara, Kara Harp okulu Basımevi, s. 91-95, 1999.
[5]Güler, Ali, Akgül, Suat, “Türk Tarihinde Harbiye”, Ankara, Kara
Harp okulu Basımevi, s. 133, 1999.
[6]Güler, Ali, Akgül, Suat “Türk Tarihinde Harbiye”, Ankara, Kara
Harp okulu Basımevi, s. 175, 1999.
[7]Kara Kuvvetleri komutanlığı, Eğitim
ve Doktrin Komutanlığı, Ankara, 2011
[8]Erkanı Harbiyei Umumiye Riyaseti
Teknik Talimnamesi, Türkçe-Rusça Askeri Terimler Sözlüğü, Ankara, E.U.Basımevi,
1953
[9]Orhonlu, Cengiz, “Edebiyat
Fakültesinin Kuruluşu ve Gelişmesi (1901–1933) Hakkında Bazı Düşünceler. Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan”,
Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul,1973.
[10]Orhonlu, Cengiz, “Edebiyat
Fakültesinin Kuruluşu ve Gelişmesi (1901–1933) Hakkında Bazı Düşünceler. Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan”,
Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul,1973.
[11]Süslü, Azmi, “Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesinin 50 Yıllık Tarihi.”, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, s.
38-39, 1986.
[12]Süslü, Azmi, “Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesinin 50 Yıllık Tarihi.”, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, s.
47-50, 631986.
[13]Süslü, Azmi, a.g.e., s. 38-39
[14]Süslü, Azmi, a.g.e., s. 75-76
[15]Süslü, Azmi, a.g.e., s. 150,177
[16]Mevsim, Hüseyin, “Slavic Philology in
Turkish Republic”, Plovdiv University Bulgaria Scientific Papers, vol.41, Book
1, Bulgaria, 2003
[17]Yamanoğlu, Bayram, “Dünyada ve Türkiye’de
Turizm Eğitimi”, Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı, Ankara,
2010.
Bibliyografya
Benhür, Çağatay, “Stalin Dönemi Türk-Rus İlişkileri (1924-1953)”,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Konya, 2008.
Demircan, Ömer, “Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri”, İstanbul, s.17, 1990
Dokumenti vneşney politiki SSSR aktaran: Benhür, Çağatay, “Stalin Dönemi
Türk-Rus İlişkileri (1924-1953)”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2008.
Ergin, Osman, “Türkiye Maarif Tarihi”, 1. Cilt, İstanbul, Osmanbey Matbaası, s. 114, 1939
Güler, Ali,
Akgül, Suat, “Türk Tarihinde Harbiye”,
Ankara, Kara Harp okulu Basımevi, s. 46-55, 1999.
Erkanı Harbiyei Umumiye Riyaseti Teknik Talimnamesi, Türkçe-Rusça Askeri Terimler Sözlüğü, Ankara, E.U.Basımevi, 1953
Kansu, Nafi Atuf, “Pedagoji Tarihi”, Milli Eğitim Bakanlığı Yay.,
İstanbul 1952.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Eğitim ve Doktrin Komutanlığı, Ankara, 2011
Süslü, Azmi, “Dil
ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin 50 Yıllık Tarihi.”, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, s.
38-39, 1986.
Mevsim, Hüseyin, “Slavic Philology in Turkish Republic”, Plovdiv University Bulgaria Scientific Papers, vol.41, Book 1, Bulgaria, 2003
Moisseyev,V, P. Rozaliyev, Y., K istorii sovyetsko-turetskih
otnoşeniy, Gospolitizdat, Moskva, 1958.
Orhonlu, Cengiz, “Edebiyat
Fakültesinin Kuruluşu ve Gelişmesi (1901–1933) Hakkında Bazı Düşünceler. Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan”,
Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul,1973.
Yamanoğlu, Bayram, “Dünyada ve Türkiye’de
Turizm Eğitimi”, Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı, Ankara,
2010.
*Hasan Karacan - Yrd. Doç. Dr., Dicle Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, Türkiye e-mail: h_karacan@hotmail.com
© 2010, IJORS - INTERNATIONAL JOURNAL OF RUSSIAN STUDIES